top of page

Haftalık Psikoloji Bülteni'ne üye ol

Teşekkürler.

HUZURSUZ EMOŞ.jpg

Psikoloji testi: Depresyon belirtileri gösteriyor musunuz?

Güncelleme tarihi: 26 Nis 2021





21 sorudan oluşan bu test tanı koyma amacı taşımaz. Yalnızca belirtileri ölçmek için yardımcı olur. Bu testten çıkan herhangi bir sonuç depresyonda olup olmadığınızı göstermez. Psikiyatrik veya psikolojik bozuklukların tanısı ancak bir uzmanın yapacağı değerlendirmeyle konulur.




“İnsan ruhunun çözülmez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir. Kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir cankurtaran simidi gibi sarılırsın. Çünkü nedense hepimizde maddi olsun, manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır.”


Sabahattin Ali, İçimizdeki Şeytan



 

Depresyon, olumsuz bir duygudurumla, düşük enerjiyle, olağan ve her zaman yapılan şeylere karşı ilgi kaybıyla, karamsarlıkla, kişinin kendisiyle ve gelecekle ilgili olumsuz düşünceleriyle ve toplumdan, insanlardan uzaklaşmasıyla kendini gösterir.


Kayıp durumlarından sonra kişinin kısa bir süre depresyon belirtileri göstermesi normal sayılır.


Ancak bu durum belli bir süreyi aşar, günün tamamına yakınına sürmeye başlar ve kişinin özel hayatını, işteki veya okuldaki etkinliklerini, sosyal hayatını etkiliyorsa o zaman depresif bozukluğa dönüştüğü kabul edilir.


Prof Dr. Hakan Türkçapar kitabı “Depresyondan Çıkış Yolu’nda” dokuz ciddi depresyon belirtisinden bahseder:


1. Çökkün duygudurum

2. İstek kaybı / zevk almama

3. Enerji kaybı / yorgunluk

4. Özgüvenin ya da özsaygının azalması / suçluluk duygusu

5. Durgunluk, az konuşma, az hareket etme

6. Dikkat toplama güçlüğü, yoğunlaşamama, unutkanlık

7. Uyku bozukluğu

8. İştah değişikliği

9. İntihar, ölüm düşünceleri


Amerikan Psikiyatri Birliği’nin sistemi DSM’ye göre b kişinin klinik düzeyde bir depresyon tanısı alabilmesi için doktorun çökkün duygudurum ve istek kaybı – zevk alamamadan en az birinin varlığını saptaması gerekir.


Dünya Sağlık Örgütü’nün Hastalık Sınıflama Sistemi ICD-10’e göre ise bir kişiye depresyon tanısı konulabilmesi için çökkün duygudurum, istek kaybı -zevk alamama, enerji kaybı – yorgunluk) belirtilerinden en az ikisinin saptanması gerekir.



 

Depresyon hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz size önerebileceğim bazı kitaplar var.


Prof Dr. Hakan Türkçapar - Depresyondan Çıkış Yolu

Dennis Greenberger, Christine Padesky - Evinizdeki Terapist

David Burns - İyi Hissetmek

Albert Ellis, Robert Harper - Akılcı Yaşam Kılavuzu

Viktor Frankl - İnsanın Anlam Arayışı

İnsan Olmak - Engin Geçtan

Irvin Yalom - Aşkın Celladı

Wilhelm Schmid - Mutsuz Olmak

Martin Seligman - Öğrenilmiş İyimserlik


Elbette kişiden kişiye değişir ancak roman olarak Kostas Mourselas'ın Kızıla Boyalı Saçlar'ı ve Nikos Kazancakis'in Zorba'sı da beni hep hayata katılım için yüreklendirmiştir.


Yine hayata daha sağlam bir bakış açısı yakalayabilmek için felsefi altyapı olarak Epiktetos, Seneca ve Markus Aurelius gibi Stoacı filozofları okuyabilirsiniz.


Henüz okuma fırsatını bulamadım ancak Çetin Balanuye'nin Spinoza'nın Yaşam Sevinci Nereden Geliyor'u da çoğu okuyucu tarafından öneriliyor.



 

Yazdığım bazı yazıların da bilgilendirici olduğuna inanıyorum. Başlıklarına tıklayıp yazıyı okuyabilirsiniz.



"Bir şeyler yapmak isteriz, ne yapabileceğimizi bulamayız ve içeriden gelen baskı ruhumuzu daraltır.


Çoğunlukla bir kontrol ve özgürlük sorunudur can sıkıntısı; kaçınamadığımız, belirsiz ve kontrolümüzün dışındaki durumlarda daha çok canımız sıkılır; örneğin havaalanında veya bir toplantı öncesinde beklemek gibi. Çocuklara bakın, oynamak isteyip ikinci bir kişiyi bulamadıklarında gerçekten acı çekerler."



"Kessler, 'üzüntümüzü adlandırabilmek bize güç verir' diyor. Süreç içerisinde yaşadığımız gerginlik dolayısıyla kişiliğimizle uyumsuz eylemlerde ve söylemlerde bulunabiliriz. Çevremizdeki insanlar da bize karşı yanlış hareketlerde ve söylemlerde bulunabilir. Kendimizi de, çevremizi de anlamlandırmaya çalışırken, sadece salgın değil, aynı zamanda yas sürecinde olduğumuzu hatırlamak hem yararlı hem de adil olabilir. Ayrıca yas duygusunu kabullenmek, yaşadığımız panik ve çaresizlik duygularının da etkisini azaltacaktır."



"Hüznümü akıl çerçevesine sığdırmak mı? Akıl yürütmek çaba harcamak anlamına geliyorsa, bu neye yarar ki? Hem zaten, insan üzgünken elini bile oynatamaz. Sıradan hayatın vazgeçmeyi çok istediğim o hareketlerinden bile vazgeçemiyorum. Vazgeçmek çaba istiyor çünkü, bende ise cesaret verecek küçücük bir ruh bile kalmamış. Sık sık, şu arabanın sürücüsü olmadığıma, şu faytonda arabacılık yapmadığıma, herhangi hayali bir başkası olmadığıma yanıyorum acı acı, tabii benimkinden başka olan hayatı sırf arzumdan güç alarak, zevk vererek girsin içime ve bunu da başkası olması sayesinde yapabilsin!"



"Dünya genelinde ortalama insan ömrü, refah seviyesi, sağlık konusundaki gelişmeler, kıtlığın azalması, küreselleşme, sosyal hayata katılma gibi birçok gösterge geçmiş yıllara göre olumlu şekilde artarken, 1996 yılından sonra doğmuş Z kuşağı gençlerinin anksiyete, depresyon ve intihar oranlarının diğer kuşaklara göre yüksek olması, yaşadıkları savaşın fiziksel değil psikolojik olduğunun da bir göstergesi."



"Tek başına oldukları halde yalnızlık hissetmeyenlerin aksine, etrafında insanlar olmasına rağmen kendini yalnız hissetmek acıların en büyüklerinden biri olarak bilinir. Erich Fromm, Sevme Sanatı adlı eserinde bunu bütün huzursuzlukların kaynağı olarak görür:

'Ayrı olma duygusu huzursuzluğu doğurur, daha gerçeği, bu tüm huzursuzlukların kaynağıdır. Ayrı olmam demek, insanca güçlerimi kullanma olanağımdan yoksun bırakılmam demektir. Ayrı olmam demek, çaresiz olmam, dünyayı (eşyaları ve insanları) etkin bir şekilde kavramamam, dünya üzerime çullandığında, direnecek gücü bulamamam demektir.'"



Depresyon, mutsuzluk ve yalnızlık hakkında yazdığım daha fazla yazı için kitabımı ücretsiz indirebilirsiniz.






Depresyon, ciddi bir sağlık sorunu. Onunla mücadelenin adım adım, yavaş yavaş, arada sırada dağılarak ve yeniden düzene girerek gerçekleşeceğini unutmamamız gerekiyor. Ancak ondan kurtulduğumuzda, yeni kıyafetlerimizle belki daha büyük bir anlama tutunabilmeyi de başarabiliriz.


Çünkü Eugenio Borgna'nın dediği gibi; elbette ki, acı geçer ama acı çekmiş olmak geçmez.


Huzurlu günler dilerim,

Huzursuz Beyin.

bottom of page