top of page
Search


On dokuzuncu sayıdan merhaba,

Yeni sayıyla karşınızdayım. Bu sayıda özellikle Normal İnsanlar bölümünü okumanızı tavsiye ederim. Çünkü konu rüyalar olunca, dünyaya en düz bakan insan bile Salvador Dali olabiliyor.

Huzurlu haftalar dilerim, Huzursuz Beyin Emre ÖZARSLAN


NORMAL İNSANLAR: Normal İnsanlar: Rüyalarımız




Bu haftanın normal insanlar konusu "gördüğünüz bir rüyayı anlatın" idi. Simgelerin havada uçuştuğu birbirinden renkli, fantastik metinler ortaya çıktı. Katılan bütün yazar arkadaşlarıma saygılarımı sunuyor, emeklerine sağlık diyorum. - Hadi Beraber Kitap Yazalım projesi hakkında daha geniş bilgi almak için tıklayabilirsiniz. - Yazarlar için yazdığım bir mektubu okumak için tıklayabilirsiniz.


DÜNYANIN SONU - saturnuslog - Okyanus kıyısından geçen dağ ile okyanusu birleştiren bir otoyolun ortasında dört kişi, birbirimizi tanımadan öylece duruyorduk. Birdenbire otoyoldan geçen araçlar da bizimle durdular. Arabalardan inen insanlar dehşet içinde okyanusa bakıyorlardı. Okyanus yükseliyordu. Telefonlarımıza bildirimler gelmeye başladı. Dünyadaki bütün sular yükseliyordu. Sebebi bilinmiyor, herkes korkuyordu. Bazı ülke ve şehirler sular altında kalıyordu. Suların yükselmesiyle inanılmaz bir balina popülasyonu ortaya çıkıyordu. Bulunduğunuz yer artık bizim evimiz der gibi… Denizler taşıyordu. Balinalardan biri, bekleyen biz dörtlüye yanaşıp, “Birkaç gün içinde dünya tamamen sular altında kalacak. Bunu önleyebilmenizin, yaşayabilmenizin tek yolu bir yolculuğa çıkmanızdan geçiyor. Bu yolculukta, dünyayı baştanbaşa geçerek dünyanın kendisine karşı bazı bilmeceleri ve oyunları kazanmanız gerekiyor. Üstelik kaybettiğiniz ya da yanlış cevap verdiğiniz her bulmaca sonunda başlangıç noktanıza döneceksiniz” diye zihnimize telepatik bir şekilde fısıldadı ve sürüsüne katılarak uzaklaştı. Şok içerisinde balinanın söylediklerini idrak etmeye çalışırken, gruptan biri peki ya başlangıç noktasından değil de sondan başlarsak o zaman da sona mı döneriz yanlış yaparsak, yoksa bu yanlış bizi başlangıca mı götürür? diye sordu. Yazının devamını oku



FIRINDAN YENİ ÇIKMIŞ PSİKOLOJİ MAKALELERİ





1. Nüfus artışı kaynaklı stres sperm sayılarını düşürüyor. Uzmanlara göre 2064 yılına kadar nüfus sürekli artacak ve zirve noktasına ulaştıktan sonra %50 azalacak. Bugün bile, hayati kaynaklara ulaşmada çok daha az sıkıntı yaşarken bir yandan çocuk istemeyen çift sayısı artarken, diğer tarafta sperm sayıları son elli yılda yarı yarıya düştü. Yeni yayımlanan bir makale bunun nedeninin giderek artan ama anlamsızlaşan ikili ilişkiler ve nüfus patlamasının yarattığı stres olduğunu vurguluyor. Makalenin bulunduğu dergi: Endocrinology, Ağustos, 2021



2. İyi hayat, mutluluktan ziyade psikolojik zenginlikle ilgili Psychological Review’de yayımlanan bir makaleye göre “iyi hayat” mutlulukla değil psikolojik zenginlikle ilgili. Araştırmayı yapan uzmanlar bu zenginliğin; perspektif değiştiren, karmaşık, özgün deneyimlere sahip olmaktan geçtiğini söylüyorlar. Mutluluktan asıl farkı ise olumsuz deneyimleri de kapsaması. Makalenin bulunduğu dergi: Psychological Review, Ağustos 2021



3. Yaşlandıkça mental olarak yavaşlıyor ama daha dikkatli odaklanabiliyoruz. Yaşlandıkça birçok mental özelliklerimizde düşüş oluyor. Ancak yeni yayımlanan bir araştırmaya göre bir noktaya odaklanabilmek ve dikkatlerini o noktada sabitleyebilmek konusunda git gide daha başarılı oluyoruz. Üstelik yetmişli yaşların ortalarına dek. Makalenin bulunduğu dergi: Nature Human Behaviour, Ağustos, 2021


4. Komplo teorilerine inancın bir nedeni de eğlenceli olmaları COVİD aşılarından orman yangınlarına neden komplo teorilerine inanmaya bu kadar meyilliyiz? Elbette birçok nedeni var ancak uzmanlara göre bu nedenlerden biri de eğlenceli olmalı: kendine kendine başlayan bir virüs salgını veya orman yangınındansa büyük resmi görmek, bağlantıları kurmak, iz sürmek daha ilginç, heyecan verici ve dikkat çekici. Makalenin bulunduğu dergi: British Journal of Psychology, Temmuz, 2021



5. Başkalarının çıkardığı seslere aşırı duyarlılık ayna nöronlardan kaynaklanıyor olabilir. Bu ilginç araştırmaya göre bazı insanların çevresindeki sakız çiğnemelere, ağız şapırdatmalarına, öksürüklere karşı duyduğu ızdırabın nedeni kulaklarının aşırı hassas olması değil, o sesleri duyunca ayna nöronların tetiklenmesi ve bunun sonucunda benzer yüz kaslarının hareket etmesinden dolayı kişinin kontrol kaybından duyduğu rahatsızlık. Makalenin bulunduğu dergi: Journal of Neuroscience, Temmuz, 2021



HAFTANIN VİDEOSU: "Anil Seth: Beyniniz gerçeklik konusunda halüsinasyon üretiyor."




"Bir birey olarak deneyiminiz, tam olarak ''siz'' olmanın deneyimi de, beyin tarafından üretilmiş kontrollü bir halüsinasyondan ibaret. Değişik bir fikir, öyle değil mi? Görsel yanılsamalar gözümü kandırabilir, ama ben olmanın ne anlam ifade ettiği konusunda nasıl kandırılabilirim ki? Çoğu insan için bir birey olma durumu o kadar içten ve süregelen bir şey ki, tamamen doğal karşılamak işten bile değil. Aslında doğal karşılamamalıyız. Benlik kavramını birçok farklı şekilde hissediyoruz. Bir vücuda sahip olma durumu ve vücut bulma durumu söz konusu. Dünyayı ilk elden deneyimleme imkânına erişiyoruz. Bir şeyleri yapmaya niyetlenebiliyor ve dünyada yaşanan şeylerde parmağımız olabiliyor. Sekteye uğramadan var oluyor ve zamanla diğer insanlardan sıyrılıyoruz, şahsımıza münhasır hatıralar ediniyor ve sosyal çevre oluşturuyoruz. "


HAFTANIN KİTABI: "Matt Haig - Gece Yarısı Kütüphanesi"




Matt Haig'in kitabının konusu derin, ancak içeriği, üslubu, cümleleri fazla basit geldi bana. Rahat bir okuma için öneririm. Kitapla ilgili yazım: Nora, intihara teşebbüs eder ve kendini arafta bulur. Araf kocaman bir kütüphanedir: farklı seçimler yapmış olsaydı neler yaşayacağını anlatan kitaplarla doludur içi. Düğünü iptal etmeyip o adamla evlenseydi nasıl bir hayatı olurdu? Binlerce kitap. Peki her şeyi bırakıp, arkadaşıyla Avustralya’ya gitseydi? Kimisi ince, kimisi kalın, yine binlerce kitap. Bir de kalın; kapkalın bir kitap var. Pişmanlıklar Kitabı. Vazgeçtiği hayatında pişman olduğu bütün maddeler bir bir sıralanır bu kitapta. Kadın okumaya başladığında soluksuz kalır, devamını getiremez. Nora, diğer kitapları, yani hayatının farklı versiyonlarını okudukça Pişmanlıklar Kitabı’ndan bazı maddeler silinmeye başlar. Zira diğer alternatiflerin düşündüğü kadar mutluluk getirmediğini görür. Örneğin arkadaşıyla Avustralya’ya gittiği versiyonlar felaketle sonuçlanır. Evlenmediği için pişman olduğu adamın manipülatif taraflarını fark eder, seçimi konusunda rahatlar. Biz de, Matt Haig’in romanının kahramanı Nora gibi umutsuzluk sarmalına kapıldığımızda hayat hikayemiz diye sadece Pişmanlıklar Kitabı’nı okuruz. Geçmişin bizi tanımladığını ve değiştirilemez bir gerçek olduğuna inanırız. Oysa geçmiş diye hikayemizin tamamına değil, o anki duygu durumumuza yakın bölümlerine yöneliriz. Örneğin başarısız hissettiğimizde, geçmişteki başarısızlıklarımız aklımıza gelir. Raftan “Başarısızlıklar Kitabı”nı alır, bu inancı pekiştiririz. Hatalı bir seçim yaptığımızda da aklımıza “Güzel Seçimlerim”i okumak gelmez; “Berbat Seçimlerim”i okur ve seçim yapma konusunda beceriksiz olduğumuza iyice inanırız. Duygularımız, bizi harekete geçirmek için evrildiler; bize hakikati göstermek için değil. Gerçeği, yani kim olduğumuzu bilmek istediğimizde, geçici duygularımızın rehberliği bize gerçeğin eksik halini verir. Gerçeğin eksik hali ise yalanların en kötüsüdür. Bu bütünsel bakış açısına çevremizdeki insanları değerlendirirken de ihtiyaç duyarız. Bizim için önemli olan bir insan hakkında yıllar boyu “Bana Yaptığı Haksızlıklar” kitabını okuyup, onu kaybettikten sonra rafın gerilerinde tozlu ama epeyce kalın “Benim İçin Yaptığı Fedakarlıklar” kitabını bulmak acı verici olur çünkü.


HAFTANIN İÇERİKLERİ:

Bu hafta okuyucularla birlikte seçtiğimiz içerikler:



Erenbous: blabla İçerik yaratıcısı: @erenbous Platform: Instagram İçeriğe Git








Işıl Arıcan'ın Aşı karşıtlığı konusundaki tweet zinciri İçerik yaratıcısı: @@isil_arican Platform: Twitter İçeriğe Git






Gönüllü Çocuksuzluk hakkında yazılmış derinlikli bir blog yazısı İçerik yaratıcısı: @yakiniliskiler Platform: Web sitesi İçeriğe Git








Mert Dolapçıoğlu – Sosyalliğin En Güzel Kısmı İçerik yaratıcısı:@mertdolapciogluu Platform: Instagram İçeriğe Git





Kız Başına: Bir kadına neden çocuk yapmadığını sormamalıyız İçerik yaratıcısı: @kiz_basina Platform: Instagram İçeriğe Git





Evrim Ağacı: Akraba evliliği nedir, neden tehlikelidir? İçerik yaratıcısı: @evrimagaci Platform: Web Sitesi İçeriğe Git



Fularsız Entellik podcast: nostalji İçerik yaratıcısı: @imTolstoyevski Platform: Spotify İçeriğe Git








Filolojik Fragmanlar: Stoa Felsefesi ve Doğa İçerik yaratıcısı: @jimithekewl Platform: Spotify İçeriğe Git






Teyit.org: Aileniz yanlış bilgi yayıyorsa İçerik yaratıcısı: @teyitorg Platform: Web sitesi İçeriğe Git



Bilimfili: Göz Göze Gelmek Zamanın Durduğu Algısına Sebep Oluyor İçerik yaratıcısı: @bilimfili Platform: Web sitesi İçeriğe Git



Bu haftalık da bu kadar. Gelecek hafta görüşmek üzere. Huzurlu kalın! Huzursuz Beyin.


On sekizinci sayıdan merhaba, Ne yazık ki orman yangınları nedeniyle dehşet dolu bir haftayı geride bırakıyoruz. Büyük acının yanında, yalan yanlış içerik bombardımanının altında olduğumuzun farkındayım, bu nedenle okuyucularıma en değerli gördükleri içerikleri sordum ve bültenin sonunda derledim. Öneri veren bütün okuyucularıma teşekkür ederim. Haftanın kitabı olarak Yaşar Kemal’in “Yanan Ormanlarda Elli Gün”ünü seçtim. Ormanları koruma konusunda nasıl yetmiş yıldan beri bir arpa boy alamadığımızı okuyabilirsiniz. Bir teşekkür de "Normal İnsanlar" için yazar arkadaşlarıma. Bu bunaltıcı gündemde bile yazmayı başardılar. Tebrik ederim. Sevgiler, huzurlu haftalar, Huzursuz Beyin Emre ÖZARSLAN



NORMAL İNSANLAR: Normal İnsanlar: Romantik ilişkiler ve pişmanlıklar

Bu haftanın normal insanlar konusu " romantik ilişkinizde pişman olduğunuz bir davranış" idi. Katılan bütün yazar arkadaşlarıma saygılarımı sunuyor, emeklerine sağlık diyorum. - Hadi Beraber Kitap Yazalım projesi hakkında daha geniş bilgi almak için tıklayabilirsiniz. - Yazarlar için yazdığım bir mektubu okumak için tıklayabilirsiniz.

BAŞKA BİRİNE AŞIK OLDUM - edward bloom - Yaklaşık üç yıl olmuştu birlikteliğimiz başlayalı. Yumuşak iniş çıkışlarla ilerlemeyen, başlarda duygusal yoğunluğun en abartılı şekilde yaşandığı, gözlerin dış dünyaya tamamen kapandığı her -haydi çoğu diyelim- ilişki gibi zirveyi çabuk görmüş ve hızlı bir şekilde inişe geçmeye başlamıştı. Zor olansa inişe tek başıma geçiyor olmamdı. O hâlâ zirvedeydi ve ona orada yalnız olduğunu hissettirmemek için yorucu bir rol üstlenmiştim; aşıktım ve mutluydum. Ve rolü herhangi bir mecburiyetim olmadığı halde onu üzmemek için oynuyordum. Bırakırsam yere çakılırdı. (Bu düşüncem kibirimden değil; her fırsatta bana hatırlatılmasından kaynaklanıyordu) Başta şımartan ilgisi boğmaya, değerli hissettiren kıskançlıkları bunaltmaya başlamıştı, ama gidemiyordum. "Ben artık yapamıyorum!" diyemiyordum. Çünkü zamanla duygusal şiddete dönüşen vicdan sömürüsüyle çocukluğumda annemle tanışmıştım. "Sen benim her şeyimsin!"le başlayan o ağır yükün sırtımda bir kambur olmasını çaresizce seyretmiştim. Kimsenin "her şeyi" olmamam gerektiği bilgisi vardı, ama bilinci gelişmemişti. Frodo'nun yüzüğü taşıdığı gibi taşımam gerekiyordu bu yükü; taşımayı ben seçmemiştim ama taşımakla yükümlüydüm. Yazının devamını oku Normal İnsanlar'ı Oku


FIRINDAN YENİ ÇIKMIŞ PSİKOLOJİ MAKALELERİ

1. Genç kızlar erkeklere göre pandemiden daha olumsuz etkileniyorlar. İzlanda’da 523 genç arasında yapılan araştırmada kızların erkeklere göre pandemiden daha olumsuz etkilendiği bulgulandı. Genç kızların depresif semptom göstermelerindeki başlıca nedenler pasif sosyal medya kullanımı, aile üyeleriyle görüşme azlığı olarak sıralanırken, erkeklerde uyku azlığı ve daha sık online oyun oynama gösterildi. Makalenin bulunduğu dergi: JCPP Advances, Temmuz, 2021 Makaleye Git

2. Yeni bir dil öğrenmek müziğin beynimizde nasıl işlendiğini de etkiliyor. Pek çok araştırmaya göre müzikle ilgili bir hobi geliştirdiğimizde bu beynimizdeki konuşma sürecini de etkiliyor. Yeni araştırmaya göre tersi de mümkün; yabancı dil öğrenmek, müziğin beynimizdeki sürecini de etkiliyor. Makalenin bulunduğu dergi: Cerebral Cortex, Temmuz, 2021 Makaleye Git

3. Liderlik özellikleri abartılıyor. Liderliği doğuştan veya çok zor kazanılan bir özellik olarak görüyoruz. Ancak yeni bir araştırmaya göre, herkesin tamamen eşit özelliklere sahip olduğu modellerde bile bir lider ortaya çıkıyor. Çünkü, insanlar etraflarında birleşecekleri, ve bundan fayda sağlayabilecekleri- birini buluyor ve o kişi popülerleştikçe grubuna daha fazla kişi katılıyor. (kartopu etkisi) Özelliklerinden bağımsız olarak, takipçisi olana bakıp “işte bu lider” diyoruz. Takpçi satın alarak guru olan fenomenler gibi. Makalenin bulunduğu dergi: Economic Modelling, Nisan, 2021 Makaleye Git

4. İletişim bilimindeki makalelerde kadınlar az, erkekler fazla alıntılanıyor. Akademi dünyasında makalenizin ne kadar alıntıladığı başarınız için büyük önem arz ediyor. 1995 ile 2018 yılları arasındaki 14 İletişim dergisini inceleyen araştırmacılar, kadınların çok az, erkeklerin çok fazla alıntılandığını ortaya koyuyor. İyi haber; son yıllarda bu eğilim azalmış. Makalenin bulunduğu dergi: Annals of the International Communication Association, Temmuz, 2021 Makaleye Git

5. Çok içen insanların çocukları farklı riskler altında. Yeni bir araştırmaya göre, çok alkol tüketen ebeveynlerin çocukları daha sık zihinsel sağlık bozuklukları, hastaneye yatış ve suç davranışı gösteriyor. Araştırmacılara göre insanlar, alkol nedeniyle yabancılara verdikleri zararları, kendi hanehalkı içindekilere verdikleri zararlardan daha fazla bildiriyor. Dolayısıyla ebeveynlerin çocuklarına verdikleri zararlar daha nadir araştırmalara dahil ediliyor. Makalenin bulunduğu dergi: Journal of Studies on Alcohol and Drugs, Ağustos, 2021 Makaleye Git

HAFTANIN VİDEOSU: "Yangınlar nasıl aynı anda başladı? Felaketin sebebi insan mı? Yangın sonrası ağaç dikilmeli mi?

Özellikle Yangın Ekoloğu Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu'nun konuştuğu bölümler izlenmeli.

HAFTANIN KİTABI: "Yaşar Kemal - Yanan Ormanlarda Elli Gün"

1949 yılında Cumhuriyet Gazetesi, ülkede baş gösteren orman yangınlarını araştırması için Yaşar Kemal’i görevlendirir. Yazar, bölge bölge dolaşarak yöre insanlarıyla röportaj yapar ve bu kitap ortaya çıkar. Doğaya yaptığımız kötülükleri yazarın akıcı ve zengin dilinden okumak, bugün yaşadığımız dehşetle birlikte karşılaşınca, tüyler ürpertici bir deneyime dönüşüyor. Sözü, kitabın giriş yazısını yazan Türkiye Ormancılar Cemiyeti’ne bırakıyorum: “Cumhuriyet Gazetesi’nin orman yangınları üzerine röportaj teşebbüsünde büyük muvaffakiyeti, röportajı yapacak kimseyi isabetle seçmiş olmasında görünüyor. Çünkü Yaşar Kemal sadece bir gazete yazarı değildir. Aynı zamanda kavrayıcı ve sürükleyici bir üslup sahibidir. Asıl mühimi yazarın orman dertlerini kendine dert edinmiş olmasıdır.” Kitaptan seçtiğim bölüm: Bakım memurunun adı Hasan Aydın. Bandırma’nın bilmem ne köyünde bakım memurluğu ediyor. Köyün adını bellemiştim ya, unuttum. Hasan yirmisinde ya var, ya yok. Hoş, güleç bir adam. Hasan’ın bir de güzel karısı var. On yedisinde. Köy dağlık köy. Yokluk gırtlağa kadar. “Yürü be fıkaralık elinden. Dolanıp belime kuşak olursun,” dediği. Her neyse, Hasan’ın karısı hastalanır. Hasan’ın maaşı 52 lira 36 kuruş... Hasan karısına delicesine aşık... Amanın bre! Hal nolacak? Doktor. Doktor nerdesin? Hasan bir gün karısını sırtına vurup dağdan indirir bin bela. Kıyıda bir motora atıp Bandırmaya doktora götürür. Doktor kadını iyicene bir muayene eder. Bakar hasta son halde. İnce hastalık ciğerini delik delik eylemiş. Başlar ince hastalık öğütleri vermeye: “Oğlum Hasan, karına tereyağı, bal, yumurta yedireceksin. İstirahat edecek. Şu şu ilaçları alacaksın... En mühimi Hasan oğlum, çam havası aldıracaksın karına. Mutlak çam havası almalı... Belki kurtulur.” Hasan karısını gene sırtlar. Hasan kurşun yemiş gibi. Eve gelirler. Hasan ne yapar yapar tereyağını, balı yumurtayı, ilaçları bulur... Bunları bulur ama... Ammavelakin çam havası yok. Orman olur da çam havası olmaz mı diyeceksiniz. Ormanda yıllar yılı yene yene bir tek çam ağacı kalmamış. İlaç için arasan bir tek çam yok. Netsin eylesin Hasan. Kadına çam havasını mutlaka aldırmak gerek. Bu yanlarda da çamlı hiçbir şey yok. Hasan’ın aklına gelir: Filan dağın doruğundaki eski manastırın önünde bir yaşlı çam ağacı vardı. Tamam. Çam havası için bire bir. Hasan manastırın avlusundaki ağacı sökmeye başlar. Söker yüklenir. Ağaç, ağaç değil bir beter. Köylüler Hasan’ı yarı yolda, yarı baygın, koca ağaçla cebelleşirken bulurlar. Hasan kan tere batmış, eli ayağı yırtılmış, kan içinde. Hasan, ne pahasına olursa olsun ağacı dağdan indirir, getirir evinin kapısına diker. Her gün de içerde yatan karısının yatağını çam ağacının altına yapar. Kadın böylece çam havası alır. Hasan mesut, karısı bahtiyar... Ama günden güne çamın yaprakları solmaya başlar. Bir ay sonra da çam kurur. Çamla birlikte Hasan’ın karısı da ölür.

HAFTANIN İÇERİKLERİ:

Bu hafta okuyucularla birlikte seçtiğimiz içerikler:



Bir ulusal kriz neden ve nasıl yönetilemiyor? İçerik yaratıcısı: @aposto Platform: Instagram İçeriğe Git







Afet Platformu'ndan sık sorulan sorular İçerik yaratıcısı: @afetplatformu Platform: Instagram İçeriğe Git





Prof. Dr. Doğanay Tolunay'dan çok önemli bir bilgisel İçerik yaratıcısı: @DoganayTolunay Platform: Twitter İçeriğe Git



Yangın söndürme uçakları etrafındaki sorular ve bilinenler (I) Mevcut yangınla mücadele hava gücü İçerik yaratıcısı: @teyitorg Platform: Web sitesi İçeriğe Git


Yangından sonra ne yapılmalı? İçerik yaratıcısı: @arkitektcom Platform: Instagram İçeriğe Git


Orman yangınlarıyla mücadelede doğru bilinen yanlışlar İçerik yaratıcısı: @Tuncayneyişçi Platform: Web Sitesi İçeriğe Git


Yangın Tipleri ve Söndürme Yöntemleri: Su, Yangın Tipine Göre Ateşi Söndürür, Etkilemez veya Güçlendirir! İçerik yaratıcısı: @evrimagaci Platform: Web sitesi İçeriğe Git


Orman yangınından zarar görmüş bir hayvan bulunduğunda ne yapılmalı? İçerik yaratıcısı: @changetr Platform: Instagram İçeriğe Git


Podcast: Prof Dr. Doğanay Tolunay Röportajı: "Orman yangınlarından sonra nasıl bir yol izlemeli?" İçerik yaratıcısı: @esmiyor.podcast Platform:Instagram İçeriğe Git


Podcast: Prof. Dr. Çağatay Tavşanoglu röportajı "Ormanlarımız için şimdi ne yapabiliriz?" İçerik yaratıcısı: @esmiyor.podcast Platform: Instagram İçeriğe Git


Akdeniz Tipi Bölgelerde Çıkan Orman Yangınlarına Yönelik Yönetim Anlayışında Paradigma Değişimi Şart! İçerik yaratıcısı: @evrimagaci Platform: Web Sitesi İçeriğe Git


Hakan Keleş'ten "Türkiye Yanıyor" çizimleri İçerik yaratıcısı: @haakankeles Platform: Instagram İçeriğe Git


Yangınlar neden bu kadar arttı? İçerik yaratıcısı: @1.5derece Platform: Instagram İçeriğe Git


Orman Yangınları ve Yangın Ekolojisi – İsmail Bekar, PHD İçerik yaratıcısı: @tarihobasi Platform: Youtube İçeriğe Git


Site yöneticisi... İçerik yaratıcısı: @vegan__earth Platform: Instagram İçeriğe Git


Bölgedeki ağaçlar İçerik yaratıcısı: @yaziyaban Platform: Instagram İçeriğe Git


Bize de mi TOKİ'den ev? Bize de mi borç? İçerik yaratıcısı: @aslialpar Platform: Instagram İçeriğe Git


Mevcut kızılçam ormanlarının ABD yardımlarıyla dikildiği iddiası İçerik yaratıcısı: @teyitorg Platform: Web Sitesi İçeriğe Git



Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz İçerik yaratıcısı: @erenbous Platform: Instagram İçeriğe Git




Bu haftalık da bu kadar. Gelecek hafta görüşmek üzere. Huzurlu kalın! Huzursuz Beyin.




On yedinci sayıdan merhaba!

Bu hafta yazar arkadaşlarım yaşadıkları zor dönemleri ve nasıl baş etmeye çabaladıklarını yazdılar. Haftanın kitabı olarak da çok etkilendiğim ancak okunması pek de kolay olmayan Karen Horney'in İçsel Çatışmalarımız'ı seçtim.


Sevgiler, huzurlu haftalar, Huzursuz Beyin Emre ÖZARSLAN




NORMAL İNSANLAR: Normal İnsanlar: Zor dönemler ve baş etme mekanizmaları




ORMANDA ON KAPLAN GÜCÜ - canderel - Yeni sevgili olduğumuz zamanlarda eşim bir kâbusunu anlatmıştı. Bir duvarın önünde duruyormuşum, bir kaplan bana saldırıyormuş, eşim bana yardım etmek istiyor ama yanıma gelemiyormuş. Kaplan her pençe atışında yere düşüyormuşum, o da her seferinde öldüğümü düşünüp gözlerini kapatıyormuş, ancak ardından çizgi film karakterleri gibi tekrar ayağa kalkıyormuşum. Bana bunları dehşet içinde anlatmış olsa da ben - diğer muhtemel düş yorumlarını bir kenara bırakarak- kendime bir takım paylar çıkardım. Evet, zayıftım, yeterli savunma mekanizmaları geliştirememiştim, çok darbe alıyordum ama ardından ayağa da kalkıyordum. Gücümü aldığım şeyin ne olduğunu bulduğumu sanıyorum, karşılaştığım tüm zorlukları alt etmiş değilim elbette, ama geri dönüp baktığımda ancak ‘’kötü’’ olmayı göze alarak hareket ettiğimde zorlukların üstesinden gelebildiğimi anladım. Eve geç geldiğimde babam beni kapının önünde uzun süre bekletip içeri aldığında ‘’neredeydin’ ’diye sorduğunda ‘’ dışarlarda sürtüyordum’’ diye diye bağımsızlığımı kazandım, bir ‘’sürtük’’ olmayı göze alarak. Daha fazla nasıl katkı verebilirim diye kafa yorduğum partim aniden ikiye bölündüğünde, ikisinden de ayrılabilmek için ‘’rahatına düşkün küçük burjuva’’ etiketini üzerimde taşımam gerekti. Çok sevip saygı duyduğum, hayatımı şekillendiren hocama bağlılığım hayatımı olumsuz etkilemeye başlayınca ‘’nankör’’ demesini göze alarak ondan koptum, hala rüyalarıma giriyor olması bunu yapabildiğim için kendimle gurur duymama engel olmuyor. Henüz evli değilken gebe kaldığımı tesadüfen öğrenip sağlığımı sormak için hiç değil, iğnelemek için hatırımı soran aile dostumuzun kızına başım dik çok iyi olduğumu söylerken de ‘’ahlaksız’’ sıfatını göze almam gerekiyordu. Günlük hayatta utangaç ve içe dönük olan insanların olağanüstü durumlar için biriktirdiği bir güç vardır belki, belki psikolojide bunun bir adı da vardır, ben de el yordamıyla bunu keşfetmiş olabilirim, kim bilir… Diğer yazıları okumak için tıklayabilirsiniz.



FIRINDAN YENİ ÇIKMIŞ PSİKOLOJİ MAKALELERİ




1. İyileşme travması: pandemi sonrası üç semptoma dikkat Araştırmacılar Travma Sonrası Stres Bozukluğu için önemli üç semptomu araştırıyorlar; çözülme, dürtüsellik ve başkalarını suçlama. Pandemi sürecinde stres bozukluğu yaşayan kişilerin, bu üç semptoma odaklanmasının önemini vurguluyorlar. Bunun için duygusal katılımı artırmak, hedefe yönelik davranışlar planlamak ve şefkati teşvik etmek gerekiyor. Makalenin bulunduğu dergi: Psychological Trauma, Temmuz, 2021



2. Babaya duygusal yakınlık ergenlik döneminde özel öneme sahip. Annelerle olan duygusal yakınlık özellikle hayatın ilk yıllarında mühim teşkil etse de, araştırmacılara göre yaşla sınırlı ve zaman ilerledikçe belirli sınırlara kalıyor. Örneğin baba – ergen yakınlığı bütün ergenlik dönemi boyunca daha az depresif belirtilerle ilişkilendirilirken, anne – ergen yakınlığı daha çok 15 yaşına kadar daha az depresif belirtilerle ilişkilendiriliyor. Makalenin bulunduğu dergi: Journal of Family Psychology, Temmuz, 2021



3. Yaratıcılığı ölçmek için ilginç yöntem: alakasız kelimeler Bir çocuk oyunundan esinlenen araştırmacılar, katılımcılardan birbirleriyle alakasız on kelime seçmelerini istediler ve sonra algoritmayla seçilen bu kelimelerin arasındaki anlamsal mesafeye baktılar. (98 ülke, 8500 katılımcı) Sonuçlara göre birbirinden daha uzak kelimeler seçebilen katılımcıların, daha yaratıcı olduğu ortaya çıktı. Makalenin bulunduğu dergi: Proceedings of the National Academy of Sciences, Nisan, 2021



4. Yöneticilerin etkinliği duygusal ifadelerine bağlı Her ne kadar cinsiyetçi yargılarla savaşmak zorunda kalsalar da, yeni bir araştırma, sakin ve mutlu duyguları ifade ettiklerinde, kadınların erkeklerden daha etkili liderler olarak algılandığını gösteriyor. Evet, erkekler, olumsuz duyguları ifade etme konusunda daha fazla özgürlüğe sahip, ancak kadınların olumsuz duyguları ifade etmedikleri zaman erkeklerden daha etkili görüldüğünü buldular. Makalenin bulunduğu dergi: Journal of Organizational Behavior, Haziran, 2021



5. İnsanlar, psikoloji alanını kadınsı buluyor. Yapılan araştırmada katılımcılara hangi mesleklerin ne kadar kadınsı / erkeksi olduğuna dair sorular sordular. Verilen yanıtlara göre, insanların, psikoloji alanını daha dişil olarak görüyor, bunu da “psikolojinin kadın gereksinimlerine erkeklere göre daha uygun olduğu” şeklinde açıklıyorlar. Makalenin bulunduğu dergi: The Journal of Social Psychology, Temmuz, 2021




HAFTANIN VİDEOSU: "İstismar Nedir? İstismar Çeşitleri Nelerdir?"




"İstismar, genellikle bir bireyin başka bir birey üzerinde kontrol ve güç sağlamasına yarayan davranışlar dizisidir. Bu tanımlamada akılda tutulması gereken nokta, bu davranışların tek seferlik değil, tekrarlayan bir biçimde meydana gelmesidir."


HAFTANIN KİTABI: "Karen Horney - İçsel Çatışmalarımız"


Derinlerde yaşadığımız ve üstünü ustaca örttüğümüz nevrotik çatışmalarımız sonucunda insanların onaylarına bağlı kalabilir, saldırganlaşabilir veya insanlardan uzaklaşabiliriz. Bu kitap, uyumlu, saldırgan ve kaçıngan tiplemeleri derinlemesine inceleyen, değerli bir başucu eseri.


Karen Horney kitaplarını okumak o kadar kolay değil. Ancak bu kitapları, hak ettiği gibi duraksayarak, anlayarak ve irdeleyerek yaptığımızda hem kendimizin, hem de çevremizdeki insanların davranış örüntüleri daha anlaşılır oluyor. Kitaptan seçtiğim bölüm: Yukarıda belirtilen özellikleri idealize etmesinin yanı sıra, bu tipin (uyumlu kişinin) kendine yönelik bazı belirgin tavırları vardır. Bunlardan ilki yoğun bir biçimde duyduğu güçsüzlük ve çaresizlik duygusudur, kendi kendine acıyordur. Bu kişi kendi kendine bırakıldığında kendini kaybolmuş hisseder; zincirleri çözülmüş bir sandal ya da sihirli perisini kaybeden Sindrella gibi. Bu çaresizlik duygusu kısmen gerçektir; kişinin hiçbir durumda mücadele ya da rekabet edemeyeceğini hissetmesi fiili güçsüzlüğünü artırdığına şüphe yok. Üstelik yaşadığı bu çaresizliği kendine ve başkalarına dürüstçe itiraf eder. Bu durum kişinin rüyalarında da çarpıcı bir biçimde görünebilir. Buna çoğunlukla ilgi çekmek ya da kendini savunmak için başvurur: "Beni sevmelisin, korumalısın, affetmelisin ve terk etmemelisin çünkü çok güçsüz ve çaresizim." İkinci belirgin özelliği ise kendini başkalarına göre daha geri planda tutma eğiliminden kaynaklanır. Herkesin kendinden daha üstün, daha cazip, daha akıllı, daha eğitimli ve daha değerli olduğunu varsayar. Bu duygu büsbütün temelsiz de değildir; güvensizliği ve çekingenliği kabiliyetlerinin azalmasına yol açmıştır. Bununla beraber yetkin olduğu alanlarda bile kendine güvenmemesi diğer kişileri -beceriden bağımsız olarak- üstün görmesine neden olur. Kibirli ve küstah kişilerin yanında kendine olan güvensizliği daha da artar. Bununla beraber, tek başına kaldığında bile yalnızca kendi özelliklerini, becerilerini ve meziyetlerini hafife almakla kalmayıp maddi olarak sahip olduğu şeyleri de küçümseme eğilimindedir.




HAFTANIN İÇERİKLERİ:

Bu hafta beğendiğim ve sizlerle paylaşmak istediğim içerikler:




Evrim Ağacı, aşıların etkinliğiyle ilgili önemli bir makale hazırladı. İçerik yaratıcısı: @evrimagaci Platform: Web sitesi İçeriğe Git






Kız Başına, psikolojik bir manipülasyon yöntemi olan "gaslighting"i anlatıyor. İçerik yaratıcısı: @kiz_basina Platform: Instagram İçeriğe Git





Doğruluk payı: Türkiye İslamilik endeksinde 100. Sırada. İlk üç ülke; Yeni Zelanda, İsveç, Hollanda İçerik yaratıcısı: @dogrulukpayicom Platform: twitter İçeriğe Git






Eren Boz, bildiğimiz gibi. İçerik yaratıcısı: @erenbous Platform: Instagram İçeriğe Git






Ruminasyon: Bilişsel Aşırı Odaklanma İçerik yaratıcısı: @yakiniliskiler Platform: Web sitesi








"Ulan ölüyü de kıskanmazsın be!" İçerik yaratıcısı: @mertdolapciogluu Platform: Instagram İçeriğe Git






"Kaçındığınız acı verici duygular karanlıkta harekete geçer. Ancak acılarınız ve mücadelelerinizle yüzleşerek hayatınızı geri alabilirsiniz." Joshua Coleman çevirisi. İçerik yaratıcısı: @kemalsayar Platform: Web sitesi İçeriğe Git






Çabuk herkes işini gücünü bırakıp bu videoyu izlesin. İçerik yaratıcısı: @uberkuloz Platform: Twitter İçeriğe Git






Yetişkin olmak nasıl hissettiriyor? İçerik yaratıcısı: @lizandmollie Platform:Twitter İçeriğe Git







Y Kromozomu Yok Oluyor. Peki Erkeklere Ne Olacak? İçerik yaratıcısı: @bilimfili Platform: Web sitesi İçeriğe Git








Bu haftalık da bu kadar. Gelecek hafta görüşmek üzere. Huzurlu kalın! Huzursuz Beyin.

30.000 üyeli haftalık Huzursuz Bülten'e ücretsiz abone olabilirsin:

Teşekkürler.

HUZURSUZ BEYİN

  • Instagram
  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn
bottom of page