top of page

Haftalık Psikoloji Bülteni'ne üye ol

Teşekkürler.

HUZURSUZ EMOŞ.jpg

Huzursuz Psikoloji Bülteni #019



On dokuzuncu sayıdan merhaba,

Yeni sayıyla karşınızdayım. Bu sayıda özellikle Normal İnsanlar bölümünü okumanızı tavsiye ederim. Çünkü konu rüyalar olunca, dünyaya en düz bakan insan bile Salvador Dali olabiliyor.

Huzurlu haftalar dilerim, Huzursuz Beyin Emre ÖZARSLAN


 

NORMAL İNSANLAR: Normal İnsanlar: Rüyalarımız




Bu haftanın normal insanlar konusu "gördüğünüz bir rüyayı anlatın" idi. Simgelerin havada uçuştuğu birbirinden renkli, fantastik metinler ortaya çıktı. Katılan bütün yazar arkadaşlarıma saygılarımı sunuyor, emeklerine sağlık diyorum. - Hadi Beraber Kitap Yazalım projesi hakkında daha geniş bilgi almak için tıklayabilirsiniz. - Yazarlar için yazdığım bir mektubu okumak için tıklayabilirsiniz.

 

DÜNYANIN SONU - saturnuslog - Okyanus kıyısından geçen dağ ile okyanusu birleştiren bir otoyolun ortasında dört kişi, birbirimizi tanımadan öylece duruyorduk. Birdenbire otoyoldan geçen araçlar da bizimle durdular. Arabalardan inen insanlar dehşet içinde okyanusa bakıyorlardı. Okyanus yükseliyordu. Telefonlarımıza bildirimler gelmeye başladı. Dünyadaki bütün sular yükseliyordu. Sebebi bilinmiyor, herkes korkuyordu. Bazı ülke ve şehirler sular altında kalıyordu. Suların yükselmesiyle inanılmaz bir balina popülasyonu ortaya çıkıyordu. Bulunduğunuz yer artık bizim evimiz der gibi… Denizler taşıyordu. Balinalardan biri, bekleyen biz dörtlüye yanaşıp, “Birkaç gün içinde dünya tamamen sular altında kalacak. Bunu önleyebilmenizin, yaşayabilmenizin tek yolu bir yolculuğa çıkmanızdan geçiyor. Bu yolculukta, dünyayı baştanbaşa geçerek dünyanın kendisine karşı bazı bilmeceleri ve oyunları kazanmanız gerekiyor. Üstelik kaybettiğiniz ya da yanlış cevap verdiğiniz her bulmaca sonunda başlangıç noktanıza döneceksiniz” diye zihnimize telepatik bir şekilde fısıldadı ve sürüsüne katılarak uzaklaştı. Şok içerisinde balinanın söylediklerini idrak etmeye çalışırken, gruptan biri peki ya başlangıç noktasından değil de sondan başlarsak o zaman da sona mı döneriz yanlış yaparsak, yoksa bu yanlış bizi başlangıca mı götürür? diye sordu. Yazının devamını oku



 

FIRINDAN YENİ ÇIKMIŞ PSİKOLOJİ MAKALELERİ





1. Nüfus artışı kaynaklı stres sperm sayılarını düşürüyor. Uzmanlara göre 2064 yılına kadar nüfus sürekli artacak ve zirve noktasına ulaştıktan sonra %50 azalacak. Bugün bile, hayati kaynaklara ulaşmada çok daha az sıkıntı yaşarken bir yandan çocuk istemeyen çift sayısı artarken, diğer tarafta sperm sayıları son elli yılda yarı yarıya düştü. Yeni yayımlanan bir makale bunun nedeninin giderek artan ama anlamsızlaşan ikili ilişkiler ve nüfus patlamasının yarattığı stres olduğunu vurguluyor. Makalenin bulunduğu dergi: Endocrinology, Ağustos, 2021


 

2. İyi hayat, mutluluktan ziyade psikolojik zenginlikle ilgili Psychological Review’de yayımlanan bir makaleye göre “iyi hayat” mutlulukla değil psikolojik zenginlikle ilgili. Araştırmayı yapan uzmanlar bu zenginliğin; perspektif değiştiren, karmaşık, özgün deneyimlere sahip olmaktan geçtiğini söylüyorlar. Mutluluktan asıl farkı ise olumsuz deneyimleri de kapsaması. Makalenin bulunduğu dergi: Psychological Review, Ağustos 2021


 

3. Yaşlandıkça mental olarak yavaşlıyor ama daha dikkatli odaklanabiliyoruz. Yaşlandıkça birçok mental özelliklerimizde düşüş oluyor. Ancak yeni yayımlanan bir araştırmaya göre bir noktaya odaklanabilmek ve dikkatlerini o noktada sabitleyebilmek konusunda git gide daha başarılı oluyoruz. Üstelik yetmişli yaşların ortalarına dek. Makalenin bulunduğu dergi: Nature Human Behaviour, Ağustos, 2021


 

4. Komplo teorilerine inancın bir nedeni de eğlenceli olmaları COVİD aşılarından orman yangınlarına neden komplo teorilerine inanmaya bu kadar meyilliyiz? Elbette birçok nedeni var ancak uzmanlara göre bu nedenlerden biri de eğlenceli olmalı: kendine kendine başlayan bir virüs salgını veya orman yangınındansa büyük resmi görmek, bağlantıları kurmak, iz sürmek daha ilginç, heyecan verici ve dikkat çekici. Makalenin bulunduğu dergi: British Journal of Psychology, Temmuz, 2021


 

5. Başkalarının çıkardığı seslere aşırı duyarlılık ayna nöronlardan kaynaklanıyor olabilir. Bu ilginç araştırmaya göre bazı insanların çevresindeki sakız çiğnemelere, ağız şapırdatmalarına, öksürüklere karşı duyduğu ızdırabın nedeni kulaklarının aşırı hassas olması değil, o sesleri duyunca ayna nöronların tetiklenmesi ve bunun sonucunda benzer yüz kaslarının hareket etmesinden dolayı kişinin kontrol kaybından duyduğu rahatsızlık. Makalenin bulunduğu dergi: Journal of Neuroscience, Temmuz, 2021



 

HAFTANIN VİDEOSU: "Anil Seth: Beyniniz gerçeklik konusunda halüsinasyon üretiyor."




"Bir birey olarak deneyiminiz, tam olarak ''siz'' olmanın deneyimi de, beyin tarafından üretilmiş kontrollü bir halüsinasyondan ibaret. Değişik bir fikir, öyle değil mi? Görsel yanılsamalar gözümü kandırabilir, ama ben olmanın ne anlam ifade ettiği konusunda nasıl kandırılabilirim ki? Çoğu insan için bir birey olma durumu o kadar içten ve süregelen bir şey ki, tamamen doğal karşılamak işten bile değil. Aslında doğal karşılamamalıyız. Benlik kavramını birçok farklı şekilde hissediyoruz. Bir vücuda sahip olma durumu ve vücut bulma durumu söz konusu. Dünyayı ilk elden deneyimleme imkânına erişiyoruz. Bir şeyleri yapmaya niyetlenebiliyor ve dünyada yaşanan şeylerde parmağımız olabiliyor. Sekteye uğramadan var oluyor ve zamanla diğer insanlardan sıyrılıyoruz, şahsımıza münhasır hatıralar ediniyor ve sosyal çevre oluşturuyoruz. "


 

HAFTANIN KİTABI: "Matt Haig - Gece Yarısı Kütüphanesi"




Matt Haig'in kitabının konusu derin, ancak içeriği, üslubu, cümleleri fazla basit geldi bana. Rahat bir okuma için öneririm. Kitapla ilgili yazım: Nora, intihara teşebbüs eder ve kendini arafta bulur. Araf kocaman bir kütüphanedir: farklı seçimler yapmış olsaydı neler yaşayacağını anlatan kitaplarla doludur içi. Düğünü iptal etmeyip o adamla evlenseydi nasıl bir hayatı olurdu? Binlerce kitap. Peki her şeyi bırakıp, arkadaşıyla Avustralya’ya gitseydi? Kimisi ince, kimisi kalın, yine binlerce kitap. Bir de kalın; kapkalın bir kitap var. Pişmanlıklar Kitabı. Vazgeçtiği hayatında pişman olduğu bütün maddeler bir bir sıralanır bu kitapta. Kadın okumaya başladığında soluksuz kalır, devamını getiremez. Nora, diğer kitapları, yani hayatının farklı versiyonlarını okudukça Pişmanlıklar Kitabı’ndan bazı maddeler silinmeye başlar. Zira diğer alternatiflerin düşündüğü kadar mutluluk getirmediğini görür. Örneğin arkadaşıyla Avustralya’ya gittiği versiyonlar felaketle sonuçlanır. Evlenmediği için pişman olduğu adamın manipülatif taraflarını fark eder, seçimi konusunda rahatlar. Biz de, Matt Haig’in romanının kahramanı Nora gibi umutsuzluk sarmalına kapıldığımızda hayat hikayemiz diye sadece Pişmanlıklar Kitabı’nı okuruz. Geçmişin bizi tanımladığını ve değiştirilemez bir gerçek olduğuna inanırız. Oysa geçmiş diye hikayemizin tamamına değil, o anki duygu durumumuza yakın bölümlerine yöneliriz. Örneğin başarısız hissettiğimizde, geçmişteki başarısızlıklarımız aklımıza gelir. Raftan “Başarısızlıklar Kitabı”nı alır, bu inancı pekiştiririz. Hatalı bir seçim yaptığımızda da aklımıza “Güzel Seçimlerim”i okumak gelmez; “Berbat Seçimlerim”i okur ve seçim yapma konusunda beceriksiz olduğumuza iyice inanırız. Duygularımız, bizi harekete geçirmek için evrildiler; bize hakikati göstermek için değil. Gerçeği, yani kim olduğumuzu bilmek istediğimizde, geçici duygularımızın rehberliği bize gerçeğin eksik halini verir. Gerçeğin eksik hali ise yalanların en kötüsüdür. Bu bütünsel bakış açısına çevremizdeki insanları değerlendirirken de ihtiyaç duyarız. Bizim için önemli olan bir insan hakkında yıllar boyu “Bana Yaptığı Haksızlıklar” kitabını okuyup, onu kaybettikten sonra rafın gerilerinde tozlu ama epeyce kalın “Benim İçin Yaptığı Fedakarlıklar” kitabını bulmak acı verici olur çünkü.


 

HAFTANIN İÇERİKLERİ:

Bu hafta okuyucularla birlikte seçtiğimiz içerikler:



Erenbous: blabla İçerik yaratıcısı: @erenbous Platform: Instagram İçeriğe Git








 

Işıl Arıcan'ın Aşı karşıtlığı konusundaki tweet zinciri İçerik yaratıcısı: @@isil_arican Platform: Twitter İçeriğe Git




 


Gönüllü Çocuksuzluk hakkında yazılmış derinlikli bir blog yazısı İçerik yaratıcısı: @yakiniliskiler Platform: Web sitesi İçeriğe Git







 

Mert Dolapçıoğlu – Sosyalliğin En Güzel Kısmı İçerik yaratıcısı:@mertdolapciogluu Platform: Instagram İçeriğe Git





 

Kız Başına: Bir kadına neden çocuk yapmadığını sormamalıyız İçerik yaratıcısı: @kiz_basina Platform: Instagram İçeriğe Git




 

Evrim Ağacı: Akraba evliliği nedir, neden tehlikelidir? İçerik yaratıcısı: @evrimagaci Platform: Web Sitesi İçeriğe Git



 

Fularsız Entellik podcast: nostalji İçerik yaratıcısı: @imTolstoyevski Platform: Spotify İçeriğe Git






 


Filolojik Fragmanlar: Stoa Felsefesi ve Doğa İçerik yaratıcısı: @jimithekewl Platform: Spotify İçeriğe Git




 


Teyit.org: Aileniz yanlış bilgi yayıyorsa İçerik yaratıcısı: @teyitorg Platform: Web sitesi İçeriğe Git


 

Bilimfili: Göz Göze Gelmek Zamanın Durduğu Algısına Sebep Oluyor İçerik yaratıcısı: @bilimfili Platform: Web sitesi İçeriğe Git


 

Bu haftalık da bu kadar. Gelecek hafta görüşmek üzere. Huzurlu kalın! Huzursuz Beyin.

bottom of page