20 soruluk bu test ne kadar umutsuz olduğunuzu ölçüyor.
Sartre, umutsuzluğu bir insanın kendisine karşı hazırlayabileceği suikastlerin en korkuncu olarak görür ve umutsuzluğun manevi bir intihar olduğunu düşünürdü.
Herman Hesse ise umutsuzluğun erdemle, adaletle, mantıkla yaşamaya ve yaşamın zorunluluklarını yerine getirmeye yönelik her ciddi girişimin bir sonucu olarak görürdü.
UMUTSUZLUK HAKKINDAKİ KİTAPLAR
Umutsuzluk hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz size önerebileceğim bazı kitaplar var:
Johann Hari – Kaybolan Bağlar
Eugenio Borgna – Bekleyiş ve Umut
Irvin Yalom – Depresyon Terapisi
Tal Ben-Shahar – Daha Mutlu Yaşamak
Engin Geçtan – İnsan Olmak
Abraham Maslow – İnsan Olmanın Psikolojisi
Alain de Botton – Felsefenin Tesellisi
Viktor Frankl – İnsanın Anlam Arayışı
Umutsuzluk üzerine yazdığım bazı yazılar da bulunuyor. Başlıklarına tıklayıp yazıyı okuyabilirsiniz.
- Anhedoni
Nefes alıyorsun ama yaşamıyorsun. Bir şeyler yapmaya niyetleniyorsun ama hiçbir şey çekici gelmiyor sana. Neye başlasan bir angarya hissi eşlik ediyor, hemen yoruluyorsun.
“Hoşlandığın şeyleri yap” gibi tavsiyeler de fayda etmiyor, her şey yelkovanı izlemek kadar
sıkıcı. Önceden, birkaç tane de olsa sana heyecan veren şeyler vardı; bunlara yönelik ilgini gitgide kaybederken elinden bir şey gelmemesi zihinsel bir işkenceye dönüşüyor.
Hayata yeniden tutunmak, elinle dumanı yakalamaya çalışmak gibi. Yaşamadığın halde ölümü bekliyorsun.
Bunun adı, anhedoni.
Özellikle sosyal medya sayesinde farklılıklarla çok daha sık ve erken yaşta karşılaşan gençler, birçok konuda "biz ya da onlar" propagandasına maruz kalıyorlar. Kendilerini sürekli olarak ifade etmek ve taraf seçmek zorunda hisseden gençler, seçtikleri tarafı “doğru” “ahlaklı,” karşı tarafı ise “şeytan" “kötü” olarak yorumlarken, çoğu zaman kendileri de bir arkadaşlarının "kötüsü" sınırlarına giriyorlar.
Birçok cephede mücadele ettikleri bu "iyiliğe karşı kötülük savaşı" gençleri sürekli bir kaygıya sürüklüyor.
Yaşamak için eşekler gibi her gün saatlerce didinmekten ve patronlardan duyduğumuz haksız azarları sineye çekmekten duyduğumuz doğal rahatsızlığı bile kendimize yönelik bir başarısızlık olarak g