top of page

Haftalık Psikoloji Bülteni'ne üye ol

Teşekkürler.

HUZURSUZ EMOŞ.jpg

Psikolojik test: Ne kadar umutsuzsunuz?

Güncelleme tarihi: 26 Nis 2021



20 soruluk bu test ne kadar umutsuz olduğunuzu ölçüyor.



Sartre, umutsuzluğu bir insanın kendisine karşı hazırlayabileceği suikastlerin en korkuncu olarak görür ve umutsuzluğun manevi bir intihar olduğunu düşünürdü.


Herman Hesse ise umutsuzluğun erdemle, adaletle, mantıkla yaşamaya ve yaşamın zorunluluklarını yerine getirmeye yönelik her ciddi girişimin bir sonucu olarak görürdü.


 


UMUTSUZLUK HAKKINDAKİ KİTAPLAR


Umutsuzluk hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz size önerebileceğim bazı kitaplar var:


Johann Hari – Kaybolan Bağlar

Eugenio Borgna – Bekleyiş ve Umut

Irvin Yalom – Depresyon Terapisi

Tal Ben-Shahar – Daha Mutlu Yaşamak

Engin Geçtan – İnsan Olmak

Abraham Maslow – İnsan Olmanın Psikolojisi

Alain de Botton – Felsefenin Tesellisi

Viktor Frankl – İnsanın Anlam Arayışı



Umutsuzluk üzerine yazdığım bazı yazılar da bulunuyor. Başlıklarına tıklayıp yazıyı okuyabilirsiniz.



Nefes alıyorsun ama yaşamıyorsun. Bir şeyler yapmaya niyetleniyorsun ama hiçbir şey çekici gelmiyor sana. Neye başlasan bir angarya hissi eşlik ediyor, hemen yoruluyorsun.


“Hoşlandığın şeyleri yap” gibi tavsiyeler de fayda etmiyor, her şey yelkovanı izlemek kadar

sıkıcı. Önceden, birkaç tane de olsa sana heyecan veren şeyler vardı; bunlara yönelik ilgini gitgide kaybederken elinden bir şey gelmemesi zihinsel bir işkenceye dönüşüyor.


Hayata yeniden tutunmak, elinle dumanı yakalamaya çalışmak gibi. Yaşamadığın halde ölümü bekliyorsun.


Bunun adı, anhedoni.




Özellikle sosyal medya sayesinde farklılıklarla çok daha sık ve erken yaşta karşılaşan gençler, birçok konuda "biz ya da onlar" propagandasına maruz kalıyorlar. Kendilerini sürekli olarak ifade etmek ve taraf seçmek zorunda hisseden gençler, seçtikleri tarafı “doğru” “ahlaklı,” karşı tarafı ise “şeytan" “kötü” olarak yorumlarken, çoğu zaman kendileri de bir arkadaşlarının "kötüsü" sınırlarına giriyorlar.


Birçok cephede mücadele ettikleri bu "iyiliğe karşı kötülük savaşı" gençleri sürekli bir kaygıya sürüklüyor.




Yaşamak için eşekler gibi her gün saatlerce didinmekten ve patronlardan duyduğumuz haksız azarları sineye çekmekten duyduğumuz doğal rahatsızlığı bile kendimize yönelik bir başarısızlık olarak görüyoruz.


Oysa Alain de Botton'un dediği gibi, tatil günlerimizin sonunda kapıldığımız üzüntüyü hafifletmek için belki de şunu hatırlamalıyız: çalışmanın bize mutluluk getirmesi gerektiği düşüncesinden vazgeçersek iş hayatımız daha katlanılabilir hale gelir.



Ancak hayatımızdaki anlam eksikliği nedeniyle sıkıntı yaşıyorsak, onunla mücadeleye girişmek nafile olacaktır. Bunun yerine sıkıntının “anlama dair” uyarılarını dikkate almalı ve şapkayı önümüze koymalıyız: kendimize göre daha değerli bir hayat yaşamak için ne yapmalıyız?

Samuel Johnson'ın dediği gibi,


" Küçük şeyleri inceleyerek, olabildiğince az sefalete ve daha çok mutluluğa sahip olma sanatına ulaşabiliriz."


Umutsuzluk hakkında yazdığım daha fazla yazı için kitabımı ücretsiz indirebilirsiniz.





Huzurlu günler dilerim,

Huzursuz Beyin.

bottom of page