top of page

Haftalık Psikoloji Bülteni'ne üye ol

Teşekkürler.

HUZURSUZ EMOŞ.jpg

Geçmişi kabullenmekte zorlananlar için bazı kitaplar




Dün paylaştığım 16 soruluk "Geçmişini ne kadar kabul edebiliyorsun?" testini yanıtlayanlara gönderdiğim mesajı ve kitap tavsiyelerini burada da paylaşıyorum:




Erik Erikson, kendimizi bir bütün olarak hissedebilmek için bazı şartlar gerektiğini öne sürer. Bunlar,


1. zaferlere ve hayal kırıklıklarına uyum sağlama,

2. tinsellik,

3. yaşam yolunun gerekliliğini kabullenme,

4. diğerlerini kabullenme ya da hoş görme,

5. geçmişte birinin yerini kabullenme,

6. ölüm kaygısının yokluğu,

7. zamanın tükendiği düşüncesinden sıyrılmak,

8. duygusal bütünleşme

9. hayattan doyum almadır.


Gördüğümüz gibi, geçmişimizi nasıl algıladığımız kendimizi ne kadar bütün hissettiğimizi de epey ilgilendirir.


Bütünlüğe ulaştığımızda geçmişi anlamlı olarak kabul eder, genel olarak pişmanlık, suçluluk ya da memnuniyetsizlik duymayız.


Ayrıca geçmişimize yönelik algımız, kendimize duyduğumuz saygıyla, günlük olumlu ve olumsuz duygularımızla ve depresyonla da ilişkilidir.


Bu nedenle geçmişi kabullenebilmek hepimiz için önem taşır.


Elbette her kişinin hayat hikayesi, deneyimleri, vardığı sonuçlar ve inançlar farklılık taşır, ancak geçmişi kabullenmekte zorlandığımızda bize iyi geleceğini düşündüğüm bazı kitap bölümleri var:


- Jonathan Haidt'in "Mutluluk Varsayımı" kitabının "Kör Talihten Yararlanmanın Yolları" bölümü,

- Alain de Botton'ın "Felsefenin Tesellisi" kitabının "Düşkırıklığı Yaşamanın Tesellisi" ve "Zorluklar Yaşamanın Tesellisi" bölümleri

- Johann Hari'nin "Kaybolan Bağlar" kitabının "Çocukluk Travmasından Kopuk Olmak" bölümü

- Engin Geçtan'ın "İnsan Olmak" kitabının bütün bölümleri


Ayrıca yazdığım bazı yazıların da bilgilendirici olduğuna inanıyorum:



"Seneca'ya göre insan kendi ruhunun derinliklerine baktığında şunları görecektir:


1. Şu ana dek ne yaptıysam, hiçbirinin gerçek olmamasını dilerdim.

2. Söylediklerimi düşününce, hiç konuşmamış olmayı dilerdim.

3. Şu ana dek ne dilediysem, rakiplerimin benim için dilediği bedduaya dönüştü.

4. Şu ana dek neyden korktuysam, düşündüğümden çok daha önemsizdi.



"İster kendisini ister dışarıyı suçlayan olsun, diğer insanlarla birlikteyken tedirgin olan kişi, tüm enerjisini gereksiz yere savunma amacıyla kullanır, bu yüzden kendisinde var olan potansiyeli harekete geçiremez ve kapasitesinin altında bir etkinlik gösterir. Hatta bazen birbirini yeni yeni tanıyan insanlar, reddedilme kaygıları yüzünden ilişki başlatamazlar. "O reddetmeden ben reddedeyim" kaygısı nedeniyle yalnız kalan çok insan vardır."




"Beynimizin üst üste gelişme göstermeye başladığı çocukluk dönemlerimiz ve farklı hormonların ve duyguların esiri altında olduğumuz ergenlik dönemlerimiz gibi, yaşamlarımızda bazı dönemlerimiz diğerlerinden daha kritik önem taşır. Konu olumsuz tecrübeler olunca, bunu ne kadar erken dönemde yaşarsak bizim için etkisinden kurtulmak o kadar zor olabilir."


Sonuç:


"Geçmiş asla ölmüş değildir, geçmiş geçmiş bile değildir." der William Faulkner. Yine de hayatımızdaki yeni sayfalara odaklanabilmek için geride bıraktığımız sayfaları içten bir kabullenişle kapatmamız gerekiyor.


Umarım bu yolda atacağınız adıma bir nebze de olsa yardımcı olabilmişimdir.



Alıntılar:


Huzursuz Beyin - “Geçmişini ne kadar kabul edebiliyorsun?” testi

İnci Boyacıoğlu, Emek Bilal Saymaz - Geçmişi Kabul Etme ve Depresyon





Comentários


bottom of page