"Son zamanlarda sizde kıskançlık hissi uyandıran olay / durum neydi?
Dün bu soruyu sordum Instagram sayfamda. Çeşit çeşit yanıtlar geldi; "değer verdiğim insan tarafından değer gören kişileri kıskanıyorum", "başka ülkelerde yaşayanları", "daha zayıf olanları", "daha zengin olanları", "daha ünlü olanları", "sevgilimin tuttuğu bardağı", "amacı olan insanları", "şımarık kedi ve köpekleri", "atanan öğretmenleri", "dışarıda gezebilenleri", "teraslı evi olanları", "bildiklerini iyi aktaranları."
Bir de daha kişisel anlatanlar oldu. Bazıları,
- "Boşanalı 5 yıl oldu ve 9 yaşında bir kızımız var. Babasının yanından gelirken ağlaması beni çok kıskandırıyor. "
- "Uzun zamandır iş aradığım için sanırım. Bazen arkadaşlarım işlerinden bahsettiklerinde kıskançlık yaşıyorum."
- "Ortamın en genci benken gösterilen ilginin yeni atanan benden daha genç olana kayması"
- "İyi hikaye anlatan insanları kıskanıyorum hep. Espriyi ben yaparım ama tekrarlayana daha çok gülünüyor."
- "Annemin ablama düşkün olmasını kıskanıyorum. Ona kendimi daha çok sevdirebilmek için her şeyi yapan benim ama ablam olumsuz bir şey yapsa bile onu daha çok takdir ediyor."
- "Aynı konumdaki iş arkadaşımın benden daha üretken olmasını kıskanıyorum."
- "Birilerinin ailesinin çocuğunu doğuştan vegan yetiştirme bilincini kıskanıyorum."
- "Ben boşanalı on yıl, arkadaşım boşanalı sekiz ay oldu. Ama tanıştırılması için çevresindeki üç dört kişiden teklif geldi. Onunla konuşmak için kendi kendine gelenleri saymıyorum bile. Bana bir kişi bile “gel, biri var, seni tanıştıralım” demedi. Sanırım MS hastası ve belden ameliyatlı olup bastonla yürüdüğüm için."
- "Geçenlerde, çok ama çok beğendiğim bir arkadaşım bana yazdıklarının basılacağı haberi verdi. İlk tepkim kıskançlık oldu, ama hani o yaptı ben yapamadımın yanı sıra artık onu daha fazla insan tanıyacak, bir sürü insan, ama o benimdi, paylaşmak istemiyorum, nasıl olabilir gibi bir kıskançlık, katmer katmer katman katman böyle. İnanamadım kendime o kadar rahatsız oldum ki kendimden bunu hissettiğim için, çok kötü bir duyguydu. Sonra fark ettim ki kendimi o kadar sallantıda görüyorum ki insanların hayatında, en ufak yanlış hamlemde uzaklaşacaklarına ve hakkımda kötü şeyler düşüneceklerine dair bir inanç geliştirmişim, korkunç bir durum. O gün bu gündür bu bilgiyle ne yapacağımı düşünüyorum. İtiraf etmek de çok zor geldi şu an gerçekten.
- " Arkadaşlarımla buluşmamıza onların evden arabalarıyla gelmeleri, benimse (ehliyetim olmasına rağmen) ailemden beni bırakmalarını istemek zorunda kalmam, çözüm bulamamamız, işin sonunda ben okuldan toplu taşıma kullanarak yorgun bir şekilde oraya "sürünerek" gitmişken onların kullandıkları arabayla rahatça ulaşım sağlamaları, dönmeleri. Bense hem fiziksel hem ruhsal yorgunluğumu bir haftadır taşıyor olmamın etkisiyle sanırım erişkinliğin getirdiği bazı özgürlüklere arkadaşlarım ulaşmalarına rağmen ben ulaşamadığım için biraz kıskanç hissediyorum. (biraz uzun yazdım ancak sayenizde içimdeki duyguyu dışa vurabildiğim için şu an daha iyi hissediyorum, teşekkür ederim.)
Bir de uzun bir mesaj aldım, izniyle paylaşıyorum:
EŞİMİN HAYATINA GİREN TUHAF KADINI
- Eşimin hayatına giren tuhaf kadını.
Eşimi yer yer kıskandığım oldu fakat sağlıklı iletişimle bu huyumu ortadan kaldırmak üzereydim.
Yaşamın bir takım zorlaştıran etkileri yüzünden bu özelliğim tekrar su yüzüne çıktı (geçim sıkıntısı, stres, alkol, alkol ve sigara kaynaklı gerginlik, doktor fobisi birbirimizin üzerine gitmesiyle uzaklaşmayı doğurdu.)
Benden günbegün uzaklaştığını hissettiğim eşimin üzerine fazla gitmeye başlamıştım, artık beni sevmediğini düşünüp hayatında başka biri olduğu şüphelerine girmiştim, soğukkanlılığımı koruyup onu izlemek, gözlemlemek yerine en ufak şüpheye düştüğüm her şeyi yüzüne vurdum ve benden uzaklaşmaya devam etti, sürekli gergin geçen bir zaman diliminden sonra onun hayatına bu kadının gereğinden fazla girdiğini gördüm, kendimce şok yaşadığım durumlar oldu.
Kadının kendisini tanımıyordum, fakat elbette ki kıskanıyordum. Bir süre eşimi gözlemlemeye devam ettim, benden gizleyerek o kadınla görüşüyordu, bu süreçte duygularım ve hayatım darmadağın olmuştu.
Kabus gibi geçen bu evreyi atlatmam çok zor oldu, her günüm yas tutarak geçiyordu, bu evreyi tam olarak atlattığım da söylenemez. Ayrılmaya kalkamıyordum çünkü hazır değildim, zaten kaybetme korkusunu hayatımda çoğunlukla taşıyan bir insandım.
İhanete uğradığımı düşünüyordum, bundan emin olmamı gerektiren sebeplerim de vardı, fakat eşim her dile getirişimde inkar ediyordu. Aylar geçtikten sonra artık tükenmiştim, sabrım kalmamıştı, bu sürecin son birkaç ayı delil toplamakla geçti. Gördüklerim ve okuduklarımla ağır travmalar yaşadım ve bunlarla yaşamımı sürdürmeye devam ettim, korkularımı yenemiyordum bir türlü.
En sonunda eşime her şeyi anlattım. Topladığım delilleri gösterdim. İçimde biriktirdiğim o zehirden kurtulmuş gibi hissettim kendimi, hafiflemiştim. Konuşmanın sonunda ayrılacağımızı düşündüğüm için her şeyi anlatmayı ertelemiştim. Fakat aklımı oynatacağım cevaplar aldım, “gördüğün, duyduğun, okuduğun her şeyi sil at kafandan, onlar yoklar, ben varım ve seni çok seviyorum. Seni asla bırakmayacağım.” deyip kabullenmemişti gösterdiklerimi.
Epey çatışmalı geçen konuşmanın sonunda, gerçekten bitmesini istemediğini ya da o da buna hazır olmadığı için erteliyor olabileceğini düşünerek konuyu kapatma kararı aldım. Ama şartlar sundum. Bir çok insana tuhaf gelecek biliyorum fakat onca olanlara rağmen onu seviyordum, içinde açılan çiçekler kadar yaralar olduğunu da biliyordum hayatında. Onu anlamaya çalışıyordum, hatalara düşüren sebeplerin sadece kendisi olmadığını da biliyordum.
Benim çekip gitmemden onun da korkuyor olabileceğini düşündüm. Onunla bir bağ kurduğumdan beri, sıkıntılı günlere rağmen içimde taşıdığım coşkulu hislerim hep taze kaldı. Çok çok az, yer yer rehavete kapıldığımız oldu. Ondan kopmak çok zordu benim için. Bu obsesif bir durum muydu bilmiyorum, bu süreçte kendimi de gözlemliyordum, ne kadar kötü anlar yaşasak da durumu toparlayıp barıştığımızda kendimi rahatlamış hissediyordum. ...Her krizin sonunda rahatlıyor kısa süreliğine hiçbir şey olmamış gibi umutlanıyorduk geleceğe dair. Maddi sıkıntılar yüzünden terapi almayı hep ertelemiştim. Eşimi ikna edebilseydim birlikte almayı çok istemiştim.
Fakat o hiç yanaşmadı yardım almaya. Hiç sorun yokmuş gibi davranıp düştüğü hatasına devam ediyordu ve bana hiçbir şey göründüğü gibi değil bunu anlatmak çok zor gibi esrarengiz, benim akıl sınırlarımı zorlayan açıklamalar yapıyordu sadece.
Gerçeği çözemiyordum bir türlü. Hala çözemedim ancak en sonunda terapiye gidip önce kendi akıl sağlığıma kavuşma kararı aldım. Bu süreçte kaygı ve şüphelerimi bir kenara atmak çok zor. Anlattığım olay başka kadınları kıskanarak başlayıp sonrasında bir çığ gibi büyüyen ve bizi yakan bir alev topuna dönüştü. Suçlu kim? Sorun ne? Aslında çoktan koptuk da biz mi göremiyoruz? Neden hala savaşıyoruz? Kafamdaki yüzlerce soruların yorgunluğu içindeyim. Kendimi rahatlatan aktivitelere yönelmek çok zor, ama zorluyorum. Yaşamanın, şu an güzel gelmese de ne kadar harika birşey olduğunu biliyorum, sadece bunu fazlasıyla unuttum, dilerim tekrar hatırlarım ve hayatı her şeye rağmen kucaklamaya devam ederim.
Comments