top of page

Haftalık Psikoloji Bülteni'ne üye ol

Teşekkürler.

HUZURSUZ EMOŞ.jpg

Soru: Öfke hikayeleri


Ani tepkiler veriyorum , tahammül edememe, yersiz gelen sorular, fazla konuşan insanlar yersiz öfkeye sebep oluyor. Genelde susup uzak kalmaya çalışıyorum. Ama çoğu kez başaramıyorum sanırım sert tepkiler verdiğim söyleniyor.


--


Çocugum hastalandiginda cok ofkeneliyorum. Fakat ayni zamanda bana ve sukunetime ihtiyaci oldugu icin tum ofkemi bastirip merhamet gosteriyorum. Ofkelendigim icin vicdan azabi ve sucluluk duyuyorum sonunda daha da ofkeleniyorum. Beni duyamayacagi bir yere (banyoya) gidip ofkeyle soyleniyorum. Biraz sakinlesince cikip hic bir sey olmamis gibi merhametle destek olmaya devam ediyorum.


--


Hayatıma dahil ettiğim kişilerden beklentilerim var , onlarla kurduğumuz hayallerimiz var , gelecek için bir umut var ken bunların olmaması beni çok öfkelendiriyor. Biraz zaman spor yürüyüş bazen normalim dışında fazlaca tatlı çikolata yiyerek


--


En sık tekrarlayan yersiz öfkem kendi kişisel alanıma müdahale edildiğinde oluyor bunu küçük oğlum sürekli yapıyor bu kadar sevdiğim bişeyin beni böyle sınaması bana iyi geldi ben öyle düşünüyorum o benim Satürn'üm ve beni sakinleştirmek için geldi çünkü beni başka hiçbir şey durduramayacak gibi inanılmaz öfke patlaması yaşıyorum en ufak şeylere mesela duş başlığı çalışmadığı zaman onu kırıp döküyorum meditasyon a başladım ama simdlk bir gelişme yok umarım bunu yenebilirim yazınız için teşekkürler


--


Çocuklarımı uyumaya götürdüğümde hala sürekli konuşup uyumamaları beni aşırı öfkelendiriyor. Sonra uyuduklarında bakıyorum melek gibi masumlar ve ben az önce onlara iblis gibi bağırdım ve o duyguyla uykuya daldılar. Kendime soruyorum niye bu kadar öfkelendin diye , sonra öğreniyorum karşılanmamış pek çok ihtiyacım varmış. Mesela çalışan bir anne olarak çok yorgunmuşum , evde eşimden gereken desteği alamıyormuşum ve onları uykuya hep ben götürüyormuşum ve yapılacak daha pek çok iş varmış:( sonra diyorum öfken onlara değil. Bir sonrakinde daha anlayışlı bir şekilde davranıp ama kesin bir şekilde artık uyumaları gerektiğini söyleyebilirsin. Ve 5 dk erken yatağa giderek bu zamanı onlara sarılarak ve sohbet ederek de değerlendirebilirsin…


--


Yersiz olduğundan emin değilim. Ama çözümün çok da kontrolümde olmadığından eminim. Mesela, evimin yakınında bir cam çöpü var. Ben günlerce evdeki şişe ve kavanozları biriktiriyorum. Renklerine göre dahi ayırıyorum. Tam cam çöpünün önüne gidiyorum, kadının biri homur homur yediği hamburgerin çöpünü cam çöpüne tepiştiriyor. Üstelik tam karşısında(5 metre) 4 tane çöp konteyneri var. Yüzüm düşüyor, bazen uyarıyorum. Genelde şu cevap geliyor, "E zaten bunun içine her şeyi atmışlar!" Haklı bu arada, atmışlar. Aslında ben onun yanlışı teşviğine öfkeleniyorum. En azından ben doğrusunu yapayım, ucundan düzelteyim diye düşünmek yerine "nasılsa" kalıbına sığınmasına öfkeleniyorum. Bu konuda ne yapabileceğimi düşündüm. Sprey boyayla üstüne "BU BİR CAM ÇÖPÜDÜR" yazabilirim. Ama muhtemelen kamu malına zarar verdiğim için suçlu olan ben olurum. Bu kültür biraz heveskıran..


--


Ailem karşısında kendimi yeterli derecede ifade edemediğimde muazzam bir öfkeyle doluyorum. Ve bu öfke kendimle alakalı oluyor. Gerçekleşmese de olur dediğim bir durumu dış etkenler veya kendi işgügazarlığımla yaşayarak zaman kaybettiğimde bir süre sonra öfke patlaması yaşıyorum. Tabii ki bu öfke yine kendime oluyor (istisnalar olmuyor değil). Bu durum beni çok yıpratıyor ama bu yıpranma öfkemle alakalı olmuyor, kendimi bu durumlara maruz bıraktığım için oluyor. Sonuçta istemediğim hiçbir şeyi yaşamak zorunda değilim ama bunu pratikte uygulayamıyorum ve bu çok yorucu oluyor. Kontrol altına almak için bu durumun geçeceğini, hiçbir şeyin benden önemli olmadığını ve ne yaşarsam yaşayayım bunun kendi seçimim olduğunu kendime hatırlatıp kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Öfkemin büyüklüğüne göre meditasyona da başvurmam gerekebiliyor.


--



Haksız bir durum karşısında insanların sessizliğine çok öfkelenirim ve bu durumda beni yalnız bırakmışlarsa öfkelenirim. Son üç yıldır sürekli evde ve ailemle olduğum için her şeyleri benim öfkelenmem için bir sebep. Sanırım öfke veya diğer duygular tahammül seviyenizle paralel işliyor. Tahammülüm ne kadar azaldıysa o kadar fazla tepki veriyorum. Bu durumdan kurtulmak için evden ayrılmayı deniyorum o da olmuyor. Bir de duygularımın kaynağı üzerine sıkça düşünüyorum. Duygunun esas nedeni neydi, bu duygu sana mı ait diye soruyorum? O hal geçince. Üzgünüm, söylediğinizin aksine uzunca yazdım.


--


En sık tekrarlanan yersiz öfkelerim sanırım oğluma karşı, tabii bu aslında düşündüğümde benim gördüğüm. Ders çalışmaması beni öfkelendiriyor ve kendisinin çalıştığını söylüyor ve öyle düşünüyor ama bana göre de hiç çalışmıyor. Çok sevgiyle büyümüş olmasına rağmen şu an benden ve babasından uzaklaşmış durumda (16 yaşında), bazen espriler yapıyor ama gülemiyorum yani gülme numarası yapıyorum ama sonra esprinin inceliğini ya bir saat düşünüyorum ya da sormak zorunda kalıyorum kendisine:) Hislerim şöyle; hem öfke hem korku hem de acabalar ile dolu bir sürü sorunun bilinmezliği... Kontrol atına almak için susuyorum ve sonrasında kendimi okumaya veya müzik dinlemeye ve tabii yanlarında bir iki kadeh bir şeyler içerek yeniyorum sanki... ama bunların da geçici olduğunu düşünüyorum. Aslında öfkelendiğim zaman genelde bunları yapıyorum. Aslında oğlum örneği görünen yüzü öfkemin bir de görünmeyen tarafım var. Mesela, kelimeler ile kurnazlık yapanlara çok öfkeleniyorum veya karşılık bulamadığım bazı enerjilere... bunlarda yapacak bir şey bulamıyorum oğluma söylediğim gibi "neden çalışmıyorsun?" "hadi çalış" sözcükleri gibi neden böyle bir şey yapıyorsun? diyemiyorum. Kafamda kurup kurup sonrasında bir testere ile o arkadaşlığı vb... hemen bitirmek istiyorum ama bazen de bunu başaramıyorum. Aslında kişiden kişiye de değişiyor davranışlarım. Olması gerekende bu sanki.. Şu an konunun dışına mı çıktım bilemedim ama öfkelenmemek için şöyle bir telkinim de var "beklentiye girme Casper" :)


--


En sık tekrarlanan yersiz olduğunu düşündüğüm öfkem, dört yaşındaki oğlumun yapmasını isteğim mutlaka gerekli şeyler konusunda (örn:ellerini yıkamak, ya da park süremiz dolup eve dönmemiz gerekirken dönmemekte aşırı ısrar) itiraz etmesi. Gereksiz olduklarını farkındayım ama onu ikna etmek için doğru şeyleri söyleyip kolaylıkla yaptıramadığımın da farkındayım bu nedenle kendime daha çok kızıyorum sanırım. Kontrol altına almak konusunda hiçbir şey yapamıyorum çok ani şekilde öfkeye kapılıp sonra çok pişman oluyorum.


--


Yok sayıldığımı hissettiğim an. İyi bir şey yaptığımda, azar işitmem. Yersiz öfke gibi geliyor çünkü normalde sakın tepkiler verirken bu durumda şiddetli öfke hissediyorum. İnsanların asık suratlı konuşması, iletişim için çaba göstermemesi, talep etmeden akıl vermeye çalışması. Tümü ile ilgili çaresizlik hissediyorum. Çünkü yapacak bir şey bulamıyorum. Duygularımı ifade etsem de, kabul görmüyor. İletişim kurmamaya çalışmak ilk istediğim sey oluyor, yani kaçmak. Bunun dışında öfkenin altındaki duyguları farkedip dönüştürmeye çalışıyorum. Yok sayılma hissi ile ilgili kendime bakıyorum. Ya da insanların davranışlarını kişiselleştirmemeye çalışıyorum.


--


Evlenip tekrar şehir değiştirme, kurulu tüm düzenimi geride bırakışım, yine kimsesiz kalışım, işsiz kalışım (9 yıllık işimden evlilik sebebi ile ayrıldım) ve yepyeni hiç bilmediğim, bağnaz bir yerde yaşamaya başlamam. Eşim işe gidiyor, ben tüm gün evdeyim; evimiz dağın başında, toplu ulaşımın olmadığı bir yerde, araba kullanamıyorum, muhteşem bir doğa; arkamız mis kokulu ıhlamur ormanları, yaşadığımız yerde çıkıp yürüyebilirim, havuza girebilirim, kitap okuyabilirim, her şeyi delicesine yapacak vaktim var ama benim ruhum yarı açık cezaevinde. Sabah uyanıyorum, eşimi işe uğurluyorum, yataktan çıkmadan kitap okumaya başlıyorum, biraz ağlıyorum, yine kitap okuyorum, uyuyorum, uyanıyorum yine kitap okuyorum (of hiç unutmuyorum kitap da Kırmızı Saçlı Kadın) eşim işten dönüyor, gün boyu yataktan kalkmadığımı fark ediyorum. Tutuyor ellerimden, öpüyor, kaldırıyor , haydi diyor! O kadar pozitif ki benim tüm vahşiliğime rağmen. Şimdi