top of page

Haftalık Psikoloji Bülteni'ne üye ol

Teşekkürler.

HUZURSUZ EMOŞ.jpg

Kendini gerçekleştiren kehanet




Ana fikir: İnancımız eylemlerimize, eylemlerimiz çevremizdekilerin hakkımızdaki düşüncelerine, bu düşünceler ise bize yönelik eylemlerine yansır. Yani kendimiz hakkındaki yanlış bir inanç nedeniyle korktuğumuz şeylerin başımıza gelmesine sebep olabiliriz.



 

KİMSE İÇİN ÖNEMLİ DEĞİLİM


Depresyondaki Aysel, kendisini değersiz görmeye başlar. Kimsenin onu önemsemediğini düşünür. Zihni, olumlu örnekleri eleyerek olumsuz örneklerle dolu bir kokteyl hazırlar ona. Aysel bunu içer ve arkadaşlarıyla buluşmama kararı alır. Arkadaşlarının onsuz da pekala eğlenebildiklerini gören Aysel iyice öfkelenir. Onlardan tamamen uzaklaşır ve içlerinden biriyle karşılaştığında soğuk davranır. Buna anlam veremeyen arkadaşları onu çağırmamaya başlarlar.


Sonuç: Yalnız olduğuna inandığında yalnız değildi ama davranışları nedeniyle yalnız kaldı.



İNSANLARI SIKIYORUM


Metin, çevresindeki insanları önemser, onları düşünür ve onlarla paylaşacak çok şeyi vardır. Ancak insanları sıkacağından dolayı endişelenir. Bu nedenle ne zaman arkadaşlarıyla buluşsa ya sıkılacaklarını düşündüğü için kendini çeker ve sessiz kalır, ya da ufak bir dinleme belirtisi gördüğünde coşkulu bir şekilde her şeyi anlatmaya koyulur, abartı tepkiler verir, içten olmayan şekilde davranır. Arkadaşları bu samimiyetsizliğini sezerler ve rahatsız olurlar.


Sonuç: Sıkıcı olduğuna inandığında sıkıcı değildi ama kendini zorladığı için sıkıcı oldu.


BİR GÜN BENİ TERK EDECEK


Levent, sevgilisi Nihan’ı kaybetmekten korkmaya başlar. Zihnindeki senaryolarda Nihan, daha etkileyici biriyle tanışır veya eski sevgilileriyle görüşmeye başlar ve içindeki aşk yeniden filizlenir. Endişelenen Levent, sevgilisini kısıtlamaya ve boğmaya başlar. Nihan’ın geri tepkilerini, korktuğunun başına gelmesi olarak yorumlayan Levent, iyice kontrolden çıkar, kabalaşır, bambaşka birine dönüşür; Nihan’ın artık tanıyamadığı, tanısa da sevemeyeceği birine.


Sonuç: Terk edileceğine inandığında ilişkisi sağlamdı ama davranışlarıyla ilişkiyi sabote etti.



ZATEN BAŞARISIZIM


Ayşe ilkokulda ebeveynlerinden sık sık beceriksiz ve başarısız olduğunu duyar. Her ne kadar ortalama bir öğrenciden daha az hata yapsa da, bu hataları aptal olmasına yorar. Olumlu sonuçlara odaklanamaz ve beklediğinden daha düşük aldığı her not başarısız olduğuna dair düşüncesini pekiştirir. Bir şeyleri değiştiremeyeceğine inandığı için çalışmayı da bırakır. Hayatı boyunca işinde ve ilişkilerinde potansiyelinin altında kalır.


Sonuç: Başarısız olduğuna inandığında başarısız değildi ama kendi değerinin altında bir hayat yaşadı.


KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANETİN ADIMLARI


1. Önce kendimiz hakkında bir şeye inanırız.

(değersizim, sıkıcıyım, terk edileceğim, başarısızım)


2. Çevremizdeki insanlara bu doğrultuda davranırız.

(uzaklaşırız, gizleniriz, baskı kurarız, düşük profil sergileriz)


3. Çevremizdeki insanların bize yönelik inancı değişir.

(değersiz, sıkıcı, baskıcı, başarısız olduğumuza inanırlar.)


4. Çevremizdeki insanlar, başlangıçtaki inancımıza göre davranırlar.

(değer vermezler, kaçınırlar, terk ederler, hor görürler.)





Beynimiz geleceğe yönelik senaryolar üretmek için evrildi. Ancak evrimimiz tarafından kazandığımız bir diğer özelliğimiz kötümserliğe meyilli olmamız. Çalı kıpırdadığında, arkasında yılan olduğuna inanmamız bizi ölümden korudu, yılan olmadığında ise çok bir şey kaybetmedik.


Ancak modern hayatımızda döngüyü başlatan ve kaderimizi yaratan ilk inanç, genellikle yanlış veya eksik yorumladığımız sinyallerden kaynaklıyor. Aklımızın olması, onu her zaman iyi kullandığımız anlamına gelmiyor. Döngüyü kırmanın başlıca yolu da ilk inanca şüpheyle yaklaşmaktan ve akılcı düşünmekten geçiyor.


AKILCI DÜŞÜNMEYLE İLGİLİ KİTAPLAR


Akılcı düşünmeyle ilgili okuduğum ve şiddetle tavsiye ettiğim kitaplar:


1. Hızlı ve Yavaş Düşünme - Daniel Kahneman

2. Safsatalar Ansiklopedisi - Immanuel Tolstoyevski

3. Akıldışı Ama Öngörülebilir - Dan Ariely

4. Safsatalar - Tevfik Uyar

5. Hatasız Düşünme Sanatı I-II - Rolf Dobelli




















bottom of page