Breadcrumbing (ekmek kırıntısı atmak)
Flört eden kişinin, ilişkiyi daha ileri bir seviyeye taşımak istemediği halde ilgi odağı olmaktan hoşlandığı için partnerini ara ara yoklayarak ilgisini sürekli tutma stratejisi.
Benching (yedeklemek)
Flört eden kişinin, potansiyeline inandığı bir partneri hemen kabul etmek veya reddetmek yerine “belki” durağında bekletip, diğer seçenekleri değerlendirdikten sonra karar verme stratejisi.
Yıllar, kültürler, teknolojiler ve isimler değişiyor ancak flört döneminde oynadığımız oyunlar, uyguladığımız stratejiler değişmiyor.
Bazılarımız elde edilmesi güç, ilgi göstermesi mucize olan sevgiliyi oynarken, bazılarımız ise bizi sürüncemede bırakan partnerin peşinden mazoşist bir hazla koşan aşık rolüne bürünüyoruz.
Johns Hopkins Üniversitesi'nde yapılan güncel bir araştırmaya göre, ebeveynlerimizle olan ilişkimizden edindiğimiz bağlanma stilimiz kaçan mı yoksa kovalayan mı olduğumuzu belirleyen önemli faktörlerden biri.
Personality and Individual Differences dergisinde yayımlanan ve 900 kişinin katıldığı bu çalışmaya göre;
- Kaçıngan bağlanma stiline sahip kişiler, sıklıkla aşk ilişkilerinde elde edilmesi zor sevgiliyi,
- Kaygılı bağlanma stiline sahip kişiler sıklıkla peşinden kovalayan aşık rolünü oynuyor.
Cinsiyet farklılığına gelince, evrimsel psikolojinin öngördüğü ve kültürümüzden de bildiğimiz gibi, kadınlar, erkeklere göre daha fazla "elde edilmesi zor" sevgiliyi oynuyor.
Araştırmacılara göre bu sonuçlar sürpriz değil. Kaçıngan veya kaygılı olsun, kendilerini güvensiz hisseden kişiler, ilişkilerinde yalnızca kendi güncel arzularını değil, geçmişten gelen kırılganlıklarını da denetlemeye çalışıyorlar.
Örneğin soğuk ve kendilerini sürekli reddeden ebeveynler tarafından yetiştirilmiş kişiler, daha sık kaçıngan bağlanma stiline sahip oluyorlar. Bu kişiler diğer insanlarla yakın ilişki kurmaktan kaçınıyorlar. Bu nedenle “zor elde edilen olma” stratejisi, onların bu kırılganlıklarından kaçınmalarına uyum sağlayan bir strateji sayılıyor.
Tutarsız ebeveynler tarafından yetiştirilen ve yüksek anksiyeteye sahip kişiler ise, daha sık kaygılı bağlanma stiline sahip oluyorlar ve henüz küçük yaşlarda ilgiye ve sevgiye sahip olmak için sevdiklerinin peşinden koşmak gerektiğine inanıyorlar. Bu da, flört dönemlerinde kovalayan olmak için duydukları meyli açıklıyor.
Dolayısıyla bir ilişkide kaçan ya da kovalayan olmak dışarıdan bakıldığında bencilce veya aptalca gelse de, geçmişten kalan bazı ihtiyaçlarımızı gidermekle ilgili olabiliyor. Yine de, bu tür güvensizlikle başlayan ilişkiler çoğu kez kısa sürede ve tatminsizlikle sonlanıyorlar.
Elbete bu tür kaçma kovalama stratejilerinin tek nedeni bağlanma stillerimiz değil. Bin yıl önce yazılmış Ahmed Gazali ve İbn Hazm'ın şiirlerinden seksenlerin arabesk furyasına kadar aşık olunan kişiyi tanrısal bir mertebeye oturtup altında çaresizlik, ezilmişlik, hakirlik ve teslimiyet arzusuyla mazoşistçe debelendiğimiz kültürün de etkisi muhakkak var. Bu güvensiz ilişkinin en narin biçimde özetlendiği şiirde bile Özdemir Asaf, "Sen bana bakma ben senin baktığın yönde olurum." diyor.
Ancak kaçıngan bağlanan kişilerin kaçan, kaygılı bağlanan kişilerin kovalayan olma ihtimalleri daha yüksek görünüyor.
Alıntılar:
Jeffrey Bowen, Omri Gillath - Who plays hard-to-get and who finds it attractive? Investigating the role of attachment style
Comentarios