Kaygılı bağlanma stiline sahipseniz:
Kaygılı bağlanma stiline sahipseniz muhtemelen beraber olduğunuz kişinin yakınlığı size bir türlü yeterli gelmez. Daha da yakınlaşmak, mümkünse bir bütün olmak istersiniz. Sizin bu talebiniz karşılanıyorsa ne ala; ancak herhangi bir ilgisizliği veya reddedilişi sevgi eksikliği olarak yorumlayabilir, daha da kötüsü partnerinizin sevgisinden, arzusundan, ilişkiyi devam ettirme kararlılığından şüphe duyabilirsiniz. Bunlar da elbette endişe ve mutsuzluk alametleridir.
İdeal bir ilişki olarak gördüğünüz "tek potada erimek" veya "bir bütün olmak" gibi eylemler, sevgi ilişkilerinde biraz mesafe isteyen, özellikle kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler için neredeyse kabus gibi olabilir. Örnek olarak aklınıza Pepe Le Pew'i getirebilirsiniz:
Kaygılı stile sahip olmanızın bir dezavantajı da ilişkinizin durumu hakkında sürekli kafanızı yormanız: “Acaba beni seviyor mu?” “acaba beni istiyor mu?” “son mesajıma ortalamadan kırk saniye daha geç yanıt verdi yoksa bu beni terk edeceğinin bir sinyali mi” gibi sorularla boğuşmak kimse için kolay değildir.
Eğer partneriniz kaçıngan bir stile sahipse bunları hatırlamak size ve ilişkinize iyi gelebilir:
-
İlişki düşündüğünüz kadar kötü olmayabilir.
-
Partnerinizin sessizliği belki de sadece sessizliktir; sevgi veya ilgi azlığı değil.
-
Partnerinizin sizden beklediği mesafe kendi duygusal dengesini kurabilmek için önemli bir ihtiyaç olabilir.
-
Daha fazlasını istiyorsunuz diye çılgın veya düşkün değilsiniz, ancak bunu isteme ve elde etme üslubunuz durumunuzu zorlaştırabilir. Size gayet doğal gelen yakınlık talebi karşınızdaki kişi için çok baskıcı ve zorbaca gelebilir.
-
Yakınlık isteğinizi dile getirirken bile belirli bir mesafe koyabilmeye alışmalısınız.
Kaçıngan bağlanma stiline sahipseniz:
Kaçıngan bağlanma stiline sahipseniz muhtemelen bağımsızlık ve özyeterlilik sizin için en önemli özellikler. Bu nedenle bir ilişkide aradığınız unsurlardan biri de özerk kalabilme kapasitesi. Nefes alabilmeniz, düşünebilmeniz, kendiniz olarak kalabildiğinize emin olabilmek için mesafeye ihtiyaç duyarsınız.
Başka insanlarla yakınlaşmak isteseniz bile bunun sınırları olur.
Schopenhauer’in kirpi metaforu sizi çok iyi anlatır; yakınlaşma arzunuz olabilir ama fazla yakınlaştığınızda siz partnerinize batarsınız, partneriniz size batar.
Schopenhauer'in Kirpi Metaforu
“Soğuk bir kış sabahı çok sayıda oklu kirpi, donmamak için birbirine bir hayli yaklaştı. Az sonra, oklarının farkına vardılar ve ayrıldılar. Üşüyünce, birbirlerine tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip gelerek yaşadıkları ikilemi, aralarındaki uzaklık, her iki acıya da tahammül edebilecekleri bir noktaya ulaşıncaya kadar sürdü. İnsanları bir araya getiren, iç dünyalarının boşluk ve tekdüzeliğidir. Ters gelen özellikler ve tahammül edemedikleri hatalar onları birbirinden uzaklaştırır. Sonunda, bir arada var olabilecekleri, nezaket ve görgünün belirlediği ortak noktada buluşurlar."
Sevebilmek için mesafeye ihtiyaç duymanızı partnerleriniz anlamayabilirler. Özellikle bir bütün olmak gibi size göre tuhaf istekleri olan kaygılı bağlanma stiline sahip partnerleriniz.
Oysa size göre bir insanın özerkliğinden vazgeçip başkasıyla bir bütün olmasının kara delik tarafından yutulmasından pek farkı yoktur.
Eğer partneriniz kaygılı bağlanma stiline sahipse bunları hatırlamak size ve ilişkinize iyi gelebilir:
-
Özellikle sizden yakınlık talep edildiğindeki duygu değişimlerinize ve üslubunuza dikkat edin.
-
Uzun sürme ihtimali olan potansiyel ilişkileri sabote ediyor olabilirsiniz. Bağlanmak ve güven duymak sizin için zor olabilir. İşler ters gittiğinde oluşacak ızdırabı - yani o çok sevdiğiniz yalnızlığın sizin seçiminizle değil zorla oluşması durumunu yaşamaktan korkuyor olabilirsiniz.
-
Geçmiş zamanlarda, muhtemelen çocukken yaşadığınız düş kırıklarının etkisini bugünlere taşımanın ne mantıklı, ne gerçekçi, ne de size bir avataj sağlamadığını kabul edebilirseniz belki ilişkilerinizi daha rahat yaşayabilirsiniz.
-
Partnerinizin ilgi ve sevgi isteği size agresif, zorbaca gelebilir. Oysa bütün bu talepler, eleştiriler, suçlamalar basit bir ilgi çığlığı olabilir. Kesin öyledir demiyorum elbette, ancak öyle olabilir.