Geçen gün Andrea Bonior’un "ilişkinizin bittiğini nasıl anlarsınız" adlı makalesine göz attım. Yirmi maddelik listenin içinde katılmadıklarım da oldu, “güven bittiyse” veya “kalbini kırmaktan hoşlanmaya başladıysanız” gibi bariz olanlar da. Ancak üç madde çok ilgimi çekti:
- Artık iyi haberleri bile paylaşmak içinizden gelmiyorsa
- Partnerinizle birlikteyken bütün enerjiniz çekilmiş hissediyorsanız.
- İlişkiyi kurtarmak için biriniz dış yardım isterken diğeri istemiyorsa
Artık iyi haberleri paylaşmak bile içimizden gelmiyorsa
Partnerimiz bizi eğlendirmekle görevlendirilmiş memurlar değildir; talep ettiğimiz duyguları yansıtmak için hazır olda bekleyerek yaşamazlar. Bizim için önemli olan birçok konu, onlar için önemsiz sayılabilir. Bu nedenle birçok haberi partnerlerimizle değil de, konuyla ilgili olan, ortak değerleri paylaştığımız arkadaşlarımızla paylaşmayı seçeriz.
Ama bizi memnun eden çoğu iyi haber artık partnerimize alakasız geliyorsa, bizi neyin mutlu ettiğini artık fark edemiyorsa veya basitçe artık umursamıyorsa, ortada ciddi bir problem var demektir.
Partnerimizle birlikteyken bütün enerjimiz çekiliyor gibi hissediyorsak
Sadece partnerlerimizle değil, bütün ilişkilerimizde ara ara daha az tatmin yaşadığımız dönemler olur. Özellikle karşımızdaki insan zor bir durumdaysa ve sürekli ilgimizi bekliyorsa tükenmiş hissedebiliriz.
Üstelik her ilişkinin dinamikleri farklıdır; partnerlerden biri sık sık ilgi talep ederken, diğer partner de gayet motive bir biçimde ona bu ilgiyi sağlamaktan mutluluk duyabilir. İlişki, böyle asimetrik bir dengede de olsa, gayet tatmin edici sonuçlar verebilir.
Sorun, partnerimiz bizden ilgi talep etmediği halde, sadece çevremizde bulunuyor diye kendimizi tükenmiş hissettiğimizde başlar.
Çünkü anlarız ki artık bizi yoran, üstümüze bin tonluk ağırlık gibi çöken karşımızdaki insanın talepleri değil, varlığı, yani hayatımızda kapladığı alandır.
Birimiz dış yardım isterken diğerimiz istemiyorsa
İlişkinin sonlarında, yani tartışmalar derinleştiğinde, karmaşıklaştığında ve çözülmez olduğunda, artık ilişkiyi kurtarmak için danışmanlık gerektiği kesinleşir.
Bonior'a göre birimiz bu yardımı talep ederken diğerimiz bunu istemiyorsa, bunun tek nedeni ilişkiyi kurtarmak için farklı bakış açılarına sahip olduğumuz anlamına gelmeyebilir.
Genellikle, dış yardımı reddeden kişinin ilişkiyi kurtarmak için o kadar güçlü bir motivasyona sahip olmadığı anlaşılır.
Bonior'a kısmen katılsam da toplumumuz için bir parantez açma ihtiyacı duyuyorum. Ne yazık ki bozulan ilişkileri büyük bir başarısızlık olarak gördüğümüz için, danışmanlık almayı onur kırıcı buluyoruz. Bu nedenle ilk başta düşünebileceğimiz danışmanlığı son şans olarak görüyoruz.
Oysa son damlaya geleseye kadar birbirimizi iyice yıpratıyor, daha derin noktalardan kırmış oluyor ve ilişkimizi daha derinlerden sarsmış oluyoruz.
Umarım yakın bir gelecekte, danışmanlığı daha öncelikli bir seçenek olarak görmeye başlarız.
Alıntılar:
Andrea Bonior - How to Know When Your Relationship Is Over
コメント